Karamanlıların Devlet idare şekli Anadolu Selçukluları Devlet teşkilatına benzemekte idi.
Beylik aile fertleri tarafından seçilen Ulu Bey tarafından idare edilir, ailenin diğer üyeleri ülkenin çeşitli yerlerinde valilik yapmak suretiyle yönetime katılırdı. Kardeşler ittifakı daima öndedir. Osmanlıda ki gibi kardeş katli yok.
Divan teşkilatının da mevcut olduğu bilinen Karaman Beylerinin NEVBET denilen davul, NAKKARE ve NEFİRden meydana gelen bir çeşit mehter takımları vardı. HALÎLE denilen birbirine çarpan zilleri halen tasavvuf müziğinde kullanılıyor.
Beylikler döneminde bağımsızlık sembollerine bakacak olursak. Bunları kullanan ilk Karamanoğulları Beyliği olmuştur.
Karamanoğulları Beyliği diğer Türk boylarına O dönemde beyliklerini ilan etmeleri için aşağıda belirttiğim objeleri göndermiştir.
Tarihten örnek vermek gerekirse:
Karamanoğulları Beyliği kucusu Atası Nure Sofi oğlu Kerimüddin Karaman Bey tarafından; Ertuğrul Gazi ve Halime Hatun oğlu (680) 698-727 / (1281) 1299-1326 ‘nun evlatları Osman I. (Gazi)’ (saltanat süresi 27 yıl) ‘ye Bursa Söğüt taraflarında beyliğini ilan etmesi icazet (izin belgesi) fermanı ve aşağıdaki emareleri de beraberinde göndermiştir. Osmanlı Beyliğinin kuruluşuna böylece vesile olunmuştur.
- Nevbent: Davul
- Nekkare: Küçük Davul-Kudüm
- Nefir: Boynuzdan üflemeli ses aleti-borazan
- Halile: Birbirine vurulan ziller
- Kılıç: Sultan tarafından verilen beylik alameti
- Tabl: Sultan tarafından verilen davul; beylik alameti
- Hilat: Sultan tarafından verilen kaftan; beylik alameti
- Alem: Yeşil bayrak
- Çetr: Saltanat şemsiyesi
Yıllardır Karaman ve Karamanoğulları Devletinin üzerindeki kara bulutlar nedense kalkmak bilmiyor.
Bunun nedeni Selçuklunun mirasına sahip çıkması ve Selçuklu Sarayına oturmasını Osmanlı Hanedanlığının hazmedememiş olmasına bağlıyorum.
Bir de Türk Dili konusunu düşünmek lazım. Kerimüddin Karaman Beyin oğlu Şemseddin I. Mehmed'in Konya divanında söylediği/istediği rivayet edilen fermanı var. Kısaca bir istekte bulunmuş.
Bu fermanı da Osmanlı Hanedanlığı kabullenemiyor. O devirde ki coğrafyada en kuvvetli beylik Karamanoğulları olduğu için, diğer beyliklerin yanında itibarı çok kuvvetli.
Anadolu Selçuklu Devleti sarayında Farsça-Arapça konuşuluyor, defterler Farsça tutuluyor. Halk kendi arasında Türkçe Farsça ve Arapça konuşuyor. Böyle bir ortamda Türkçe fermanının oluşması ve kabul görmesi, devlet olmanın da başlangıcını teşkil ediyor.
Dil birliği devletlerde esas teşkil eder. Osmanlı Hanedanlığı bunu da içerlemiş olmalı ki; yıllarca Karamanoğlu Devleti ile savaşmış. Tespitlerim de altı yılın sadece son üç senesini Karaman Ermenek Yelli Bel ve Mennan Kalesi etrafında savaşılmış.
Bu konuda araştırmalarımda karşıma çıkan bazı enteresan bilgiler var. Üzerinde çalıştığım "Karamanoğlulları Karamanikası" kitabında belgeleriyle bahsetmeye çalışıyorum.
Ne zaman Karamanoğulları ile ilgilenen birileri belge ortaya koymaya çıksa gaybden bir el geliyor engelliyor. Hala Osmanlının bu beylik üzerinde ki etkisi kalkmış gözükmüyor. Bazı gazete köşe yazarları da bunların davulunu çalıyor. Yoksa birileri bazı gerçeklerden korkuyorlar mı?
Evet, Osmanlı Karamanoğullarını bir yerlere sürdü, parçaladı. Ama gün geldi bu sürgünlerden yine bir Karamanlının torunu Osmanlı hilafetini bitirdi. Kim mi? Hadi onu da siz düşünün.
Karamanoğlu Devletinin Osmanlı'ya bağışladığı o kadar çok miras var ki, detayını bilmeden nedense bir Osmanlı hayranlığı almış başını gidiyor. Türklük birleştiricidir hâlbuki.
"Herkes biraz ya Karamanlıdır, ya da Karamanoğullarındandır. Ş.G."
Şerafettin GÜÇ
Minyatür Kaynak: Nurhan Atasoy Sanat Tarihi Profesörü, Araştırmacı Yazar, Akademisyen
Kalemini satmış tarihçi geçinenler işte bu gerçekleri anlatmazlar. Bende bu gerçekleri anlatmadıkları sakladıkları için sitem doluyum.. hepsini kınıyorum.