Karaman, geçmişini, tarihini kendisine saklayan nadide şehirlerden birisidir. Hani bir şehre adım atar atmaz, sokaklarına, caddelerine heyecanla bakıp, o şehrin içinde yaşamaya başlarsınız ya Karaman tam tersidir. Yaşamanız ve tanımanız için hayattan,mekândan zaman almanız gereklidir. Karaman sokaklarında tarih gizlidir, tarihi yapılar vardır ama hepsi suskundur.
Karaman, nedense bana baharını yaşayamamış, bir bahçeyi hatırlatır. O bahçede tomurcuklanan çiçekleri görürsünüz ama hayret edersiniz çünkü o çiçek bereketli toprağına, güzel havasına rağmen açmamıştır.
İş sorunu olmayan, sanayi şehri olarak adlandırılan Karaman, nedense Konya’nın gölgesi altında kalmıştır. Başka şehirlerde ismini seslendirdiğinizde “Konya’nın ilçesi olan Karaman mı?” diye sorarlar hemen. Oysa tarihi Konya kadar eski, nüfus yoğunluğu birçok Anadolu vilayetinden büyüktür.
Osmanlı Devletinin hakimiyeti altına girinceye kadar Larende olarak bilinen Karaman, tarihi Prehistorik Çağlara kadar uzanan, farklı toplumlar ve devletler tarafından yönetilmiştir. Türklerle, 1216 yılında Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykavus tarafından Anadolu Selçuklu Devleti hâkimiyeti altına alındığı dönemde tanışmıştır. Altın çağını; yönetiminin, 1256 yılında Ermenek bölgesinin yönetimini üstlenen Karaman oğullarınınabırakılması ile başlamıştır. Karamanoğulları Beyliği’nin başkenti olan Larende, Osmanlı ve Karamanoğlu Beyliği rekabetinin bir sonucu olarak Fatih Sultan Mehmed döneminde başlayan harekatlar sonucunda II.Bayezid döneminde Osmanlı toprağı olmuştur.
O dönemde, önemli olaylarda tarihe yazılmıştır. Mesela, Mevlana 15 yaşında iken ailesiyle Horasan bölgesinden gelerek, 7 yıl burada yaşamıştır. O süre zarfında, Gevher Hatun ile evlenmiş, annesi Mümine Hatun vefat etmiştir. Babasının Konya’ya davet edilmesi üzerine Konya’da yaşamaya başlamışlardır.
“Ben Belh’de bir kutlu beşik, bir ninni,
Larende’de bir anne bıraktım geldim” Mevlana
Yine, 700.vefat yıldönümünü; “2021 Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak kutladığımız, hoşgörü ve sevgi insanı Yunus Emre, o dönemde Larende’de doğmuş, şiirlerini gökkubeye bu topraklar üzerinden bırakmıştır.
“Yunus Emre der Hoca
Gerekirse var bin Hacca’a
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir.”
O dönemin önemli olaylarından birisi de hiç kuşkusuz dil fermanının yayınlanmasıdır. 13 Mayıs 1277 tarihinde Karamanoğlu Mehmet Bey, ünlü dil fermanı“Şimdengirü hiç kimesne kapuda ve divanda ve mecalis ve seyranda Türki dilinden gayri dil söylemeye” yayınlayarak, Türkçenin yeniden devlet dili olmasını sağlamıştır. Günümüzde, 13 Mayıs tarihi her yıl Karaman’da Dil Bayramı olarak kutlanmaktadır.
Kısacası dostlar “ Kapımız açık gelene, lokmamız helal yiyene.” diyor İmaret cami asırlardır. Mustafa Kemal Atatürk’ün, ata yurdu Taşkale, Kazım Karabekir Paşanın ata yurdu Kazımkarabekir, şehrin dört bir tarafında üzerlerinde emeği olan taş ustalarının parmak izleriniasırlardır saklayan: Karaman kalesi, Hatuniye medresesi, Mümine Hatun türbesi, Aktekke camive nice yerler tarih kokuyor.
Evliya Çelebi’nin Seyahatnâmesine, Rus seyyah Çihaçov’un anılarına, daha nice seyyahın seyahatnamesine ve GertrudeBell’in günlüklerine konu olan Karaman’a birde siz, sizin gözlerinizle bakın isterim.
Sevgiyle.
malesef şimdiye kadar ufku geniş şöyle bir belediye başkanı gelmedi küçük şehir olması ve kısır bir sanayisi olmasıda gelişmesini engelliyor konyanın gölgesinde kalmasından da dolayı yeni sanayi kolları da gelmiyor hoş içimizdekinlerde gelmesini de istemiyor ya neyse daha önceden konya karamana bağlı idi mevlana buradan gitmedir egede dahl olmak üzere karaman iklimi diye bilinir o zamanlarda toprak olarak beyliğe dahil olmasada beylğin sözü ta orada bile geçiyormuş beylikler arasında en güçlü olan osmanlıyı en çok uğraştıran beylik olduğu için yeni fethedilen topraklara gönderilip hem oranın türkleşmesini hemde burada ki nufusu kırıp yeniden beyliğin kurulmasıının önüne geçilmeye çalışılmış bugün balkanlarda karamanlı diye semtler var daha neler neler var canım şehrimin ancak şurası bir gerçek karaman ne kadar büyürse büyüsün bugün konya olamaz konya da bugün ne kadar büyürse büyüsün ankara ankarada istanbul olamaz açık ve net bu zamana kadar tanınmyan şehrmiz inşallah bundan sonra daha iyi tanınır gelişir güzelleşir zenginleşir sadece bisküvi ile değil saece yerli iş adamları ile değil uluşlararası iş adamların da yatırım yapıldığı bulunulduğu bir şehir haline gelir bu yüzden biran önce havaalanın yapılması ve serbest bölgenin gelmesi lazım ki gelecek iş adamlarına yer ve zaman sıkıntısı olmasın