Ol hikâyedir ve kıssası, hissesi olanlaradır.
Hissesi olmayanlar şu müthiş güzellikteki kış günü ne rahatlarını bozsun, ne de rahatımızı bozsun.
Yıl 2028... Bir bahar günü yazacak bir şey bulamayan münasebetsiz, her şeye maydanoz olan bir Karaman aşığı gazeteci şöyle bir makale yazar:
Bu gün; Karaman Kültür Evinin, eski gâvurca tabirle Karaman Konservatuvarının açılış yıldönümü. Bir demet anız samanının yakıldığı gün...
Anız samanı nereden çıktı demeyin. Hikâye oldur ki; Eskiden öküz ile tarla sürüldüğü yıllarda bir ağa ve işçisi çiftçi öyle molası verip, yemeğini yedikten sonra azıcık uyurlarmış. İşin bir an önce bitirip parasını alma derdindeki işçi uyanır ama ağayı bir türlü uyandıramazmış.
İşe yeniden başlamak için ağanın da kalması gerek ama ağa bir türlü uyanıp kalkmaz. Vurur, dürter, bağırır, çağırır kalkmaz. Başka çaresi kalmadığından bir kucak anız samanı alır tarlanın bir köşesinden ve ağanın böğrüne yerleştirip çakmağı çakar.
Ateşi gören ağa “böğ” diye bir bağırır ve ayağa fırlar…
O yıllar, yani 2000 yıllarından beş-on yıl sonraları Karamanın sosyal yaşantısını herkes eleştirip de hiçbir şey yapılmadığı yıllardı. Karaman, gündeme sık sık kültür eksikliğinden kaynaklanan çirkin olaylarla gelirdi. İnsanlar hep bir birine bakar güzel şeyler yapmayı başkasından beklerdi. Bazı sorumlu ve görevliler de sadece demeç yayınlar ve ziyaretler yapar, bunları da her bulduğunu sazan gibi yazan yerel basına, korkup da bana bir şeyler yaparlar diye düşünen basına servis eder, reklamını yaptırır ve iş yaptım sanırdı. Sözler verilir vaatler tutulmazdı. Yasal boşluklar genişletilir ve dahası yeni yasal hilelerle cukkalar götürülürdü.
Kırmızı et ile beyaz et savaşı vardı. Bu savaşta beyaz et cephesinin Karamandaki en güçlü bölüğü bir firma, bir organizasyon firmasının projesini beğendi. Destek verdi. Karamana bir tiyatro ekibi getirdiler. Gidenler mest oldu. Gidemeyenler ise pişman.
Daha sonra Karaman inşaat sektöründe, özellikle asansör sanayiinde söz sahibi bir firma da bu güzelliğe destek verdi.
Görülmemiş güzellikte bir kış yaşanıyordu. Etkinlik tam da o güne denk gelmişti. Bin kişilik salon biletleri günler öncesinden tamamen ücretsiz dağıtılmıştı.
Uçak seferleri hava muhalefeti nedeni ile iptal edilmişti. Ulaşım güçlükle sağlanıyordu. Buna rağmen tiyatro ekibi kararından dönmedi ve “biz şartlar ne olursa olsun geleceğiz” dedi. Karaman halkına ve mesleklerine saygıları ağır basmıştı.
Bu sefer organizasyon firmasını aldı bir telaş ve düşünce.
İnsanlar bakkala ekmek almaya giderken zorlanıyordu. Arabalar günlerdir yerinden kıpırdamamıştı. Bu salon boş kalırsa n’olacaktı? Destekçi firmalar parayı basmıştı ve maddi bir kayıp yoktu ama ya salon dolmaz ise… Gelmeyenler de haklı idi hani. 5-10 metre yürümek bile imkânsız, 70-80 santim kar, bir de yanında soğuk…
Ama öyle olmadı. Salon doldu. Hem de çok seçkin bir izleyici kitlesi ile… Büyük bir ilgi ve vakarla temsil seyredildi. Alkışlar salonu ısıttı.
İşte destek veren ve etkinliği düzenleyen üç firma, salonu dolduran bu seçkin davetli ile o gece bir demet anız samanını tutuşturdu ve bu günkü Karaman Kültür Evinin, gavurca söylenişi ile “konservatuarının” temellerini attı. Ağalar o gece uyandı. İşin farkına vardılar, ihtiyacı gördüler.
Sorumluluğunu hatırlayan bir gurup etkili ve yetkili çok basit yöntemleri uygulayıp bugün halka hizmet eden bu kurumu oluşturdu.
Bugün, her ay bir tiyatro eserini sahneye koyan Tiyatro Gurubu var.
Her ay birer konser veren THM ve TSM gurupları, 3 ayda bir konser veren ve özellikle Karamanlı Yunus Emre’mizin ilahilerinden oluşan çalışmalar yapan Tasavvuf Müziği Koromuz var.
Eski ve yeni eserlerin derlenip arşivlenmesini sağlayan Karaman Kültürü Tespit Gurubu var.
Çocuklarımıza öz kültürümüzü tanıtan çocuk çalışma gurupları var.
Bunlar o günlerin bir eseridir.
Özellikle haçlının kültür emperyalizminden gençlerimizi kurtaran “Kültürümüzün Bekçileri” isimli gönüllü gurup o gün fikir bulmuş çalışmalardan.
İyi ki bu 3 firma böyle bir etkinlik yapmış, iyi ki o gün, 2016 yılının soğuk bir Aralık akşamında tüm olumsuz hava şartlarına rağmen, bin kişi o salonu doldurmuş… KMÜ nün mutena bir salonunda Pijamalı Adamlar isimli tiyatro oyununu izlemiş. İyi ki Pijamalı Adamlar Karaman Halkına ve mesleklerine saygı gösterip o etkinliği iptal etmemişler.
Yoksa Karaman, sittin sene, sosyal ve kültürel faaliyetlerin yokluğundan acınıp duran zavallılar şehri olarak kalacaktı.
Bu olay daha sonra özel sektör ve Karaman tüccarlarının da dikkatini çekince bu gün Karaman’da kültürel faaliyet gösteren onlarca oluşum var…
Sağ olsunlar var olsunlar.
2016 yılından 2028 yılına kadar gelen bu güzelliklerin altında imzası olanlara minnet ve şükran borçluyuz. Bugün binalarda, korolarda, cadde ve sokaklarda, parklarda ismini gördüğünüz o Karaman hizmetkârlarına da Baki Âlemde rahmet diliyoruz…”
Evet, o münasebetsiz gazeteci 2028 yılında bunları yazmış. Öylesine münasebetsizmiş ki kalemini kullanıp da cukka götürmek yerine böyle topluma yararlı konuları işlemiş.
İnanmayan o yıla kadar yaşar ve okur…
Ol hikâyedir ve kıssası, hissesi olanlaradır.