Erdoğan, bugün saat 16.30'da Diyarbakır'da Ak Parti'nin İstasyon Meydanı'nda düzenlediği mitinge katıldı. Miting alanını dolduran coşkulu kalabalık, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a büyük tezahüratte bulundu. Konuşmasına Diyarbakır yöresinde sıklıkla kullanılan, "Diyarbekir, sahan bakınca keyfim geli" sözleriyle başlayan Erdoğan, "Diyarbakır etrafında bağlar var, fitil işler yüreğimde yarem var, sen gidersen benim başka kimim var, isterem ki bir gün evvel gelesen aman" dizelerini okuyarak başladı.
Erdoğan, "Bizim Diyarbakır'a olan sevdamız, asla bitmez. Biliyorsunuz, aramıza girmeye çalıştılar, terör örgütüyle aramıza girmeye çalıştılar, hendeklerle aramıza girmeye çalıştılar, sokaklarda sizleri bir birinize kırdararak, tehditle, yağmayla, haraçla aramıza girmeye çalıştılar. Sahabe emaneti olduğu için insanların abdestsiz girmeye çekindiği bu şehirde Kurşunlu Camii'ni yakarak, 4 ayaklı minareyi yıkmaya teşebbüs ederek, aramıza girmeye çalıştılar. Okula gitmesi gereken çocuklarımızı ellerinden alıp, dağa gönderip, hayatlarını karatarak, aramıza girmeye çalıştılar. Diyarbakır Belediyesi'nin önünde anaları ağlattılar. Sizleri tarihinizden, kültürünüzden, inancınızdan, ahlakınızdan, geleneklerinizden kopartıp, marjinal örgütlerin kulu kölesi yaparak, aramıza girmeye çalıştılar. Ne der Diyarbakırlı? Çürük merdivenle dama çıkılmaz. Bunların çürük merdiveni ile dama çıkmaya çalışanlar da yerle yeksan oldular. Biz Diyarbakır'a, Türkiye'ye gönlümüzü verdik" dedi.
BİZ YAPARIZ, BU HDP YIKAR
Diyarbakır'a 16 yılda 35.5. katrilyon lira yatırım yaptıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gençler, bu söylediklerimi bilmeyenlere söyleyin, terör örgütünün arkasında olduğu gençlere söyleyin. Diyarbekir'i bir kenara koymadık. Diyarbakır, yaptığımız yatırımlarla Doğu ve Güneydoğu'nun adeta bir İstanbul'u, İzmir'i haline geliyor. Diyarbakır benzer nüfusa sahip ilerimiz arasında en çok yatırım yaptığımız yerlerden biri. Biz yaparız, işte bu HDP yıkar. Onlar bu ülkede yıkmak için var. Onlar; buradaki evleri bombalamadılar mı, evleri yıkmadılar mı, evlerin altından tüneller açmadılar mı? Camilerimizi yaktılar, yıktılar, okullarımızı yaktılar yıktılar, bombaladılar, aynı şekilde saat kulesini yaktılar yıktılar. Bunlara gereken dersi 24 Haziran'da vermeye hazır mıyız? Siz, korkuyu korkutan insanlarsınız, ölümü öldüren insanlarsınız. 3 yıl önce Sur içinde gerçekten asla görmek istemediğimiz acı olaylar yaşandı. Bölücü terör örgütü, Sur içinde yaşayan vatandaşlarımızın evlerini, iş yerlerini yıktı. Sokaklarını çukurlarla kapattı. Camilerini, okullarını, hastanelerini tahrip etti. Güvenlik güçlerimize saldıran teröristler kaçarken vatandaşlarımızı kendilerine canlı kalkan olarak kullanmaya çalıştı. Biz sadece bu teröristleri imha etmekle kalmadık. Sur içini baştan sona yeniden inşa ve ihya ettik. Terörün kol gezdiği buralarda, inşallah bundan sonra turistler gezecek." diye konuştu.
DİYARBAKIR'A HIZLI TREN
Konuşmasında DBP'li belediye döneminde yapılan Kırklar Dağı konutlarına da değinen Erdoğan, "Kırklar Dağı'na yaptıkları çirkinliği gördünüz. Örgüte, örgütün adamlarına peşkeş çekip, sizin ziyaret mekanınızı betona gömdüler. Buradan kazandıkları parayı da örgüte gönderip, size kurşun, bomba olarak geri çevirdiler. Biz ne yaptık, bunların hepsini yıktık. Diyarbakırlıya yapılan bu saygısızlığı ortadan kaldırdık. Gördünüz işte, ziyaret sonunda onları da çarptı. Diyarbakır'ı hızlı trenle buluşturmak için çalışalarımıza başladık. Diyarbakır- Elazığ ve Diyarbakır Şanlıurfa-Mardin hızlı tren hatlarının kesin proje ihalesine bu yıl çıkıyoruz." dedi.
'KİM KÜRT KARDEŞİMİN HAKKINI GASP ETMEYE KALKARSA, KAŞISINDA BENİ BULUR'
Gençlerin yıllardır kendilerini istismar edenlere, geleceklerini karartanlara bu seçimde sağlam bir cevap vereceklerine inandığını belirten Erdoğan, "Huzurun özellikle kıymetini Diyarbakırlı çok iyi bilır. Biz istiyoruz ki, Diyarbakır, Diyar-ı huzur olsun öyle mi? Bunun çin çalışmaya var mıyız? Bugün Diyarbakır'la birlikte tüm bölgemiz, 40 yıldır hiç olmadığı kadar Allah'a hamd olsun huzur doludur. Hükümetimiz ve başta İçişleri Bakanımız Sayın Soylu olmak üzere tüm emniyet gülçlerimiz, silahlı kuvvetlerimiz bölge halkının huzuru için ellerinden geleni yaptılar. Bugün devlet hiç olmadığı kadar halkının yanındadır. Uzun süreden beri hiç bir Kürt kardeşimiz, sadece Kürt olduğundan dolayı mağdur edilmiyor. Her Kürt bu memlekette, her Türk'ün, her Arap'ın, her Laz'ın, her Çerkez'in,her Boşnak'ın sahip olduğu haklar neyse hepsine sahiptir. Her kim bir kürt kardeşimin bir hakkını gasp etmeye kalkarsa, kaşısında önce beni bulur. Artık hiç bir terörist gelip, halkın yakasına yapışamıyor, haraç alamıyor, kimse Kürt kardeşimin evladını zorla alıp, dağa götüremiyor. Artık belediyenin önünde ağlayan Diyarbakırlı anneler var mı? Hamd olsun. Artık hiç kimse esnafımızın kepengini kapatamıyor, ticaretine engel olamıyor. Artık hiç kimse evde, sokakta, kahvede, hayatın her alanında Kürt kardeşimin tepesine binip, ensesinde boza pişiremiyor. Kendisine zorla, tehditle birşey yaptıramıyor. Bütün bunları sizler için yaptık. Sizin özleminiz Diyarı huzur değil miydi? İşte bu huzur ortamının sağlanması değil miydi? Çocuklarınız rahatça okula, işine gitsin, dağa kaçırılma korkusu yaşamadan akşam evine dönsün istemiyor muydunuz? Kime gelip sizi haraca bağlamasın, kimliğiniz üzerinden siyaset yapıp sizi marjinal ideolojilerin aracı haline getirmesin istemiyor muydunuz? Ana diliniz siyasi istismar aracı haline dönüşmesin istemiyor muydunuz? Ana dilinizi her yerde serbest kullanabiliyor muydunuz? Şimdi var mı engel olan? Dininizin, inancınımızın gereklerini serbestçe yerine getirebiliyorsunuz değil mi? Red ve inkar politikalarından eser kaldı mı ? Bunları kim kaldırdı? Elhamdulillah. Hamd olsun artık kimliğinizin ve inancınızın önünde hiç bir yasak yok. Yasak olan tek şey var, o da sizin özgürlüğünüze, yaşam hakkınıza, eğitim hakkınıza, iş yapma hakkınıza yönelik terörit saldırılardır. Biz buna izin vermemekte kararlıyız. Kürt kardeşlerimizin istisnasız tamamı da, diğer vatandaşlarımız gibi Türkiye Cumhuriyeti devletinin güvencesi altındadır." dedi.
HEPSİ TÜRBE ZİYARET EDER GİBİ, EDİRNE'DE, CEZAEVİNDE BEYEFENDİYİ ZİYARETE GİDİYORLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, farklı siyasi taleplerin dile getirilme hakkının elbette olduğunu, ancak bunun meşru yollar ve hukiki sınırlar içerisinde yapılması gerektiğinikaydetti. Erdoğan, HDP adayı Selahattin Demirtaş'ı ziyaret eden siyasileri eleştirerek şunları söylledi:
"Ama bunun da meşru yollar ve hukuki sınırlar içinde yapılması gerekiyor. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak beni bağlayan kurallar, diğerlerini de bağlamak durumundadır. Öyle, ben şuyum, buyum diye efelik yapmaya, kuralları, kanunları, milletin hak ve özgürlüklerini hiç saymaya kalkarsanız bu devlet buna da izin vermez. Diyarbakır'da 53 Kürt kardeşimi, sokağa dökülün diyen kimdi? Edirne'deki değil mi? 'Sokağa dökülün' dedi, ne oldu, 53 kardeşimiz orada şehit oldu. Ölenler kimdi? Benim Kürt kardeşlerim değil miydi? Yasin Börü evladımızı bunlar öldürmedi mi, bunlar şehit etmedi mi? Şimdi ne olmuş, Cumhurbaşkanlığına aday olmuş. Bakıyorum hepsi, türbe ziyaret eder gibi, Edirne'de cezaevinde beyefendiyi ziyarete gidiyorlar. Bay Muharrem onunla övünüyor, 'Gideceğim ziyaret edeceğim' diyor. Türbe ziyareti. Ziyaret etsen ne yazar, oradan sana ne gelecek? Sen benim halkımı ziyaret et. Bak bakalım bu halk sana ne diyecek, gel bakalım Diyarbakır'a, Diyarbakır sana ne diyecek. 53 Kürt kardeşimin kanı bu Demirtaş'ın eline bulanmıştır. Bunun bedelini er ya da geç ödeyecektir. Yoksa tarih, o 53 kardeşim bizleri affetmez, bizi de affetmez. O'nun için de dik duracağız, sağlam duracağız ve inşallah 24 Haziran'da, sandıkta, benim o Kürt kardeşlerimin ölümüne imkan hazırlayan, zemin hazırlayan bu Demirtaş'a da hesabını soracaktır. Bak bu güne kadar ağzıma almadım. Ama o 53 kardeşim sebebiyle bunu ağzıma aldım. Yoksa muhatabım değil, hiç derdim de değil. Ama benim Kürt kardeşlerimi bunlar sömürdüler. Öyle saz alıp, saz çalmakla benim Kürt kardeşlerime hizmet olmuyor. Sadece Türkiye Cumhuriyeti değil, bu hoyratlığa hiç kimse izin vermez. Eğer, bu kurallarda değişmesi gereken şeyler varsa, onun kararını da sizlerle birlikte vereceğiz. Çünkü biz milletin iradesinin üstünde bir irade tanımıyoruz. 24 Haziran seçimleri bir kez daha milletin iradesinin zaferi ile sonuçlanacakır."
KİMSE KÜRDE DEVLET ARAMASIN
Bugüne kadar yaptıkları hiçbir reformdan pişman olmadıklarını söyleyen Erdoğan, "Hiçbir konuda sağladığımız hiçbir haktan geri dönmeyeceğiz. Çünkü bizim attığımız adımlar, halkımıza sağladığımız imkanlar tüm bu haksızlıkları ortadan kaldırmaya yöneliktir. Attığımız her adımı uzun uzun düşünerek attık. Bir şeye karşı çıkmışsak, inanın çok sağlam ve sizlerin menfaatine yönelik bunların sebepleri vardır. Sınırlarımız ötesinde oynanan oyunların hiç biri Diyarbakır'ın da, Türkiye'nin de hayrına değildir. Yağ acı olunca pilav da acı olur. Bu ülkenin, bu gücün, öteki yapının güdümünde atılan hiçbir adımın sonu, hiç birimiz için özgürlüğe ve refaha çıkmaz. Selahadini Eyyübi'nin torunlarından intikam olmak için kurulan tezgahlarla kimseyi kandıramazlar. Dün PKK'yı kullananllar bugün FETÖ'yü baş tacı yapıyorlar. Onların derdi, Kürdün veya Türk'ün kendisi değil. Hep birlikte temsil ettiğimiz değerlerdir. İşte bunun için diyoruz ki, coğrafyamızda ne yapaaksak, hep birlikte yapacağız. Türkiye hepimizin ülkesi, Türkiye Cumhuriyeti devleti, hepimizin devleti. Kimse Kürtlere devlet aramasın. Kürtlerin devleti, Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Biz Irak'ta, Suriye'de verdiğimiz mücadele ile asırlardır bizi bir birimize düşürerek kurulan sömürü düzenine karşı çıkıyoruz. Biz, terör örgütleri kullanılarak insanlarımızın bir birine kırdırılmasına karşı çıkıyoruz. Biz tek millet derken, Türk'üyle, Kürd'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Boşnak'ıyla, 81 milyonun tamamını kast ediyoruz. Biz tek bayrak derken, sizin de, bizim de dedelerimizin uğruna canlarını ortaya koyduğu bir mücadelenin elinizde sembolünü kast ediyoruz. Biz tek vatan derken, ecdadımızın asırlarca hep birlikte yaşadığı 780 kilometre karelik bi vatan toprağını kast ediyoruz. Biz tek devlet derken, sizlerin acısını çok yakından tattığı, ülkemizi bir felaketin eşiğine getiren, paralel yapılara karşı duruşumuzu ifade ediyoruz. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. İşte ne büyük yerlilik ve millik burada, şu anda bu meydanda sizlerle birlikte bir araya gelmiş olmamızdır. Biz, bir dönem ötekileştirilmiş, horlanmış, ezilmiş diğer vatandaşlarımız gibi Kürt kardeşlerimizi de köhne, ceberrut, baskıcı eski vesayet düzenin zulmünden kurtarmış olmaktan gurur duyuyoruz. Unutmayın, size zulmeden bu vesayet düzeni yeri geldi bizi de hapse attı, partimizi kapatmaya çalıştı. Ülkemizin demokrasi yolculuğunda bugünlere nasıl geldiğini sizler çok iyi biliyorsunuz. Biz, Kürt yoktur demiyoruz. Türkiye'nin artık bu noktadan geri dönüşü mümkün değildir. Biz Kürtlerin bizatihi kendisini sorun olarak gören anlayışa nazire olarak, Kürt sorunu yoktur diyoruz. Herkes gibi sizlerin de özgürlüklerini güvence altına, biz aldık. Bizim için asla değişmeyecek ve hep öyle kalacak resmi dilimiz Türkçe ne kadar değerliyse, ana diliniz Kürtçe de o kadar kıymetledir. Kazanılmış diğer özgürlükler de aynı şekilde sizin ananızın ak sütü gibi sizlere helal olsun" dedi.
Konuşması sırasında çalınan 'Aynı yoldan geçmişiz biz' şarkısına eşlik eden Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Madem ki, aynı Allah'ın kuluyuz biz, öyleyse birimizin parmağı kesildiğinde, hepimizin canı yanır, hepimizin yüreği dağlanır. Allah'a şükür, çok uzun süredir bu memlekette bombalar patlamıyor, yollar kesilmiyor, canlar yanmıyor. Hamd olsun şehirlerimiz gayet güzel. İşte bunu nasıl sağladık? Tabii ki öncelikle güvenlik güçlerimizin cansiperane çabaları sayesinde, ama asıl sizlerin desteğiyle sağladık. Bu durumun devamı yine sizlerin elinde. Şimdiye kadar bölücü terör örgütünün listelerine dağın başında yapıp, meclise gönderdiği milletvekilleri, sizin hangi yaranıza merhem oldu. Çocuklarınızı terör örgütüne teslim etmekten, keyfinize kaçırmaktan başka, size nasıl bir hizmetle geldiler.Hangi gün, hangi zaman kapınızı çaldılar. Sizi boş laflarla, sloganlarla kandırmaya çalışmak dışında ne iş yaptılar. Seçimde oyu senden alıp, gidip batıdaki marjinal kesimlerin, terör örgütlerinin hizmetkarlığına soyunmaktan başka ne yaptılar? Öyleyse çok daha kararlı olacağız. Bu şehirleri yıllarca bunların Belediye başkanları yönetti. Hangi hizmeti aldınız, çöpleriniz mi toplandı, caddeleriniz mi pırıl pırıl hale getirildi, altyapınız mı gelişti, suyunuz mu düzgün aktı? Hiç biri olmadı. Kayyumlar görev yapmaya başladıktan sonra, şehirlerimiz hizmet gördü. Artık bunlara dur demenin zamanı geldi Siz isterseniz bu alçak oyunu bozarsınız. Sizlerden hizmet getirecek, derdinize çare olacak, hak ve özgürlüklerinize sahip çıkacak kimselere oy vermenizi bekliyoruz. Sizlerden, şahsımı aynı zamanda Diyarbakır'ın adayı olarak görmenizi istiyorum."
ERDOĞAN, 21 İLİN KANAAT ÖNDERLERİ İLE İFTARDA BULUŞTU
Diyarbakır'da, mitinge katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan daha sonra Doğu ve Güneydoğu'daki 21 ilin kanaat önderleri ile iftar yemeğinde bir araya geldi. İftar yemeğinden sonra konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Haziran'da yapılacak seçimlerin, "Diyarbakırlı gençleri bile bile ölüme gönderen Kandil'deki terör baronlarına vurulan bir şamar" olacağını söyledi.
Erdoğan, Diyarbakır'ın, terör örgütünün siyasi uzantıları başta olmak üzere milli irade gaspçılarına bugün çok güzel bir cevap verdiğini, birilerinin arka bahçesi olmadığını haykırdığını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Diyarbakır, istismar siyasetini kaldırıp çöpe atmıştır. Bugün Diyarbakır, Kürt kardeşlerimin iradesini elindeki viski şişesiyle ahkam kesen bir avuç marjinale peşkeş çekenlere tavrını belli etmiştir. CHP ile bir olup siyaset mühendisliği yapanların hesabı inşallah önce Diyarbakır'da bozguna uğrayacaktır. Ben Diyarbakırlı kardeşlerimin inancına, imanına bu noktadaki kiminle beraber yol yürüyeceğini iyi bildiğine inanıyorum. Artık bu seçimle benim Diyarbakırlı kardeşim, genciyle, yaşlısıyla 'İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür, imansız olan paslı yürek sinede yüktür.' diyerek yoluna yürüyecektir. Yavrularını, kızlarını dağa kaçıranların kim olduğunu, kimlerin bunu yaptığını gayet iyi bilen Diyarbakırlı kardeşim bunun hesabını soracaktır. Belediyenin önünde hüngür hüngür ağlayan anneler bunun hesabını soracaktır. Öyleyse şu kalan 20 günde el ele, omuz omuza vereceğiz ve bu milletin gerçek sahipleriyle beraber bu yolu yürüyeceğiz. Burası artık kimlik siyaseti üzerinden bölücülük yapanların değil, kardeşlerin, dayanışmanın şehridir. Burası artık terör örgütüne yandaşlık yapanların değil, ülkesine aşkla hizmet edenlerin yönettiği bir şehirdir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır'da, artık milletin emanetini korumakla görevli olanların, bodrum katlarında teröristlerin ayakçıları tarafından tokatlandığı, belediyenin imkanlarının teröristlerin emrine verildiği dönemin sona erdiğini, Diyarbakır'ın yeni bir başlangıcın, şahlanışın arifesinde olduğunu belirterek, "24 Haziran, kendileri zevk ve sefa içinde yüzerken, Diyarbakırlı gençleri bile bile ölüme gönderen Kandil'deki terör baronlarına vurulan bir şamar olacaktır. 24 Haziran, Kürt kardeşlerimin inancıyla, değerleriyle, tarih ve medeniyet birikimiyle kavgalı siyaset tarzının mezara gömüldüğü gün olacaktır" dedi.
'İKİYÜZLÜ SİYASETE BAŞVURMADIK'
Bugüne kadar gönül ve samimiyet diliyle konuştuğunu, Diyarbakır'da nasıl bir siyaset anlayışını savunuyorsa diğer 80 ilde de aynısını savunduklarını söyleyen Erdoğan, "Bölücü örgütün siyasi uzantıları gibi Doğu'da farklı Batı'da farklı bir dil kullanmadık. Onlar gibi çift dilli, çift kimlikli, hepsinden öte iki yüzlü siyasi söylemlere başvurmadık" diye konuştu.
Afrin'de Zeytin Dalı operasyonunu yaptıklarını, Afrin'de zaferi yakaladıklarını söyleyen Erdoğan, şöyle konştu:
'TEK SORUNUMUZ TERÖR, ONU DA ÇÖZÜYORUZ'
"Bazıları Kandil'den atıp tutuyor. Sıra oraya da gelecek. Analar ağlamasın diye demokratik açılımı çözüm sürecini biz devreye aldık. Terör sorununu bu ülkenin gündeminden kaldırmak için terör örgütünün ihanetlerine rağmen bu süreci devam ettirdik. Kürt kardeşlerimin sıkıntılarını çözmeye çalıştık. Yüzlerce düzenlemeyi hayata geçirdik. Sadece hakka ve halka güvenerek bu yolda Kürt sorununu çözmeyi başardık. 2018'in Türkiye'sinde Kürt sorunu diye bir sorun yoktur. Eski Türkiye'de Kürtlerin kendileri sorun olarak görülüyordu. Bugünün Türkiye'sinde hiçbir vatandaş öyle görülmüyor. Bizim tek sorunumuz terör. Onu da çözüyoruz. Üstesinden geliyoruz. 780 bin kilometrekare vatanın bir karışında dahi eli kanlı terör sürülerine hak tanımayacağız. Sokak çetelerinin bölge halkına musallat olmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Reformlarımız sayesinde Türkiye en büyük dönüşümü gerçekleştirdi. Etnik kökeninden dilinden başörtüsünden poşusundan dolayı ayrımcılık yapan devlet anlayışı tedavülden kalktı. Bu devlet artık vesayetçilerin değil, Türkü ile Kürdü ile 81 milyonundur."
İftar programından sonra Diyarbakır'dan ayrılmak üzere havalimanına giden Cmhurbaşkanı Erdoğan, yol üzerinde bulunan bir tatlıcı salonunda dururarak tatlı yedi ve kahve içti.
Erdoğan, "Bizim Diyarbakır'a olan sevdamız, asla bitmez. Biliyorsunuz, aramıza girmeye çalıştılar, terör örgütüyle aramıza girmeye çalıştılar, hendeklerle aramıza girmeye çalıştılar, sokaklarda sizleri bir birinize kırdararak, tehditle, yağmayla, haraçla aramıza girmeye çalıştılar. Sahabe emaneti olduğu için insanların abdestsiz girmeye çekindiği bu şehirde Kurşunlu Camii'ni yakarak, 4 ayaklı minareyi yıkmaya teşebbüs ederek, aramıza girmeye çalıştılar. Okula gitmesi gereken çocuklarımızı ellerinden alıp, dağa gönderip, hayatlarını karatarak, aramıza girmeye çalıştılar. Diyarbakır Belediyesi'nin önünde anaları ağlattılar. Sizleri tarihinizden, kültürünüzden, inancınızdan, ahlakınızdan, geleneklerinizden kopartıp, marjinal örgütlerin kulu kölesi yaparak, aramıza girmeye çalıştılar. Ne der Diyarbakırlı? Çürük merdivenle dama çıkılmaz. Bunların çürük merdiveni ile dama çıkmaya çalışanlar da yerle yeksan oldular. Biz Diyarbakır'a, Türkiye'ye gönlümüzü verdik" dedi.
BİZ YAPARIZ, BU HDP YIKAR
Diyarbakır'a 16 yılda 35.5. katrilyon lira yatırım yaptıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gençler, bu söylediklerimi bilmeyenlere söyleyin, terör örgütünün arkasında olduğu gençlere söyleyin. Diyarbekir'i bir kenara koymadık. Diyarbakır, yaptığımız yatırımlarla Doğu ve Güneydoğu'nun adeta bir İstanbul'u, İzmir'i haline geliyor. Diyarbakır benzer nüfusa sahip ilerimiz arasında en çok yatırım yaptığımız yerlerden biri. Biz yaparız, işte bu HDP yıkar. Onlar bu ülkede yıkmak için var. Onlar; buradaki evleri bombalamadılar mı, evleri yıkmadılar mı, evlerin altından tüneller açmadılar mı? Camilerimizi yaktılar, yıktılar, okullarımızı yaktılar yıktılar, bombaladılar, aynı şekilde saat kulesini yaktılar yıktılar. Bunlara gereken dersi 24 Haziran'da vermeye hazır mıyız? Siz, korkuyu korkutan insanlarsınız, ölümü öldüren insanlarsınız. 3 yıl önce Sur içinde gerçekten asla görmek istemediğimiz acı olaylar yaşandı. Bölücü terör örgütü, Sur içinde yaşayan vatandaşlarımızın evlerini, iş yerlerini yıktı. Sokaklarını çukurlarla kapattı. Camilerini, okullarını, hastanelerini tahrip etti. Güvenlik güçlerimize saldıran teröristler kaçarken vatandaşlarımızı kendilerine canlı kalkan olarak kullanmaya çalıştı. Biz sadece bu teröristleri imha etmekle kalmadık. Sur içini baştan sona yeniden inşa ve ihya ettik. Terörün kol gezdiği buralarda, inşallah bundan sonra turistler gezecek." diye konuştu.
DİYARBAKIR'A HIZLI TREN
Konuşmasında DBP'li belediye döneminde yapılan Kırklar Dağı konutlarına da değinen Erdoğan, "Kırklar Dağı'na yaptıkları çirkinliği gördünüz. Örgüte, örgütün adamlarına peşkeş çekip, sizin ziyaret mekanınızı betona gömdüler. Buradan kazandıkları parayı da örgüte gönderip, size kurşun, bomba olarak geri çevirdiler. Biz ne yaptık, bunların hepsini yıktık. Diyarbakırlıya yapılan bu saygısızlığı ortadan kaldırdık. Gördünüz işte, ziyaret sonunda onları da çarptı. Diyarbakır'ı hızlı trenle buluşturmak için çalışalarımıza başladık. Diyarbakır- Elazığ ve Diyarbakır Şanlıurfa-Mardin hızlı tren hatlarının kesin proje ihalesine bu yıl çıkıyoruz." dedi.
'KİM KÜRT KARDEŞİMİN HAKKINI GASP ETMEYE KALKARSA, KAŞISINDA BENİ BULUR'
Gençlerin yıllardır kendilerini istismar edenlere, geleceklerini karartanlara bu seçimde sağlam bir cevap vereceklerine inandığını belirten Erdoğan, "Huzurun özellikle kıymetini Diyarbakırlı çok iyi bilır. Biz istiyoruz ki, Diyarbakır, Diyar-ı huzur olsun öyle mi? Bunun çin çalışmaya var mıyız? Bugün Diyarbakır'la birlikte tüm bölgemiz, 40 yıldır hiç olmadığı kadar Allah'a hamd olsun huzur doludur. Hükümetimiz ve başta İçişleri Bakanımız Sayın Soylu olmak üzere tüm emniyet gülçlerimiz, silahlı kuvvetlerimiz bölge halkının huzuru için ellerinden geleni yaptılar. Bugün devlet hiç olmadığı kadar halkının yanındadır. Uzun süreden beri hiç bir Kürt kardeşimiz, sadece Kürt olduğundan dolayı mağdur edilmiyor. Her Kürt bu memlekette, her Türk'ün, her Arap'ın, her Laz'ın, her Çerkez'in,her Boşnak'ın sahip olduğu haklar neyse hepsine sahiptir. Her kim bir kürt kardeşimin bir hakkını gasp etmeye kalkarsa, kaşısında önce beni bulur. Artık hiç bir terörist gelip, halkın yakasına yapışamıyor, haraç alamıyor, kimse Kürt kardeşimin evladını zorla alıp, dağa götüremiyor. Artık belediyenin önünde ağlayan Diyarbakırlı anneler var mı? Hamd olsun. Artık hiç kimse esnafımızın kepengini kapatamıyor, ticaretine engel olamıyor. Artık hiç kimse evde, sokakta, kahvede, hayatın her alanında Kürt kardeşimin tepesine binip, ensesinde boza pişiremiyor. Kendisine zorla, tehditle birşey yaptıramıyor. Bütün bunları sizler için yaptık. Sizin özleminiz Diyarı huzur değil miydi? İşte bu huzur ortamının sağlanması değil miydi? Çocuklarınız rahatça okula, işine gitsin, dağa kaçırılma korkusu yaşamadan akşam evine dönsün istemiyor muydunuz? Kime gelip sizi haraca bağlamasın, kimliğiniz üzerinden siyaset yapıp sizi marjinal ideolojilerin aracı haline getirmesin istemiyor muydunuz? Ana diliniz siyasi istismar aracı haline dönüşmesin istemiyor muydunuz? Ana dilinizi her yerde serbest kullanabiliyor muydunuz? Şimdi var mı engel olan? Dininizin, inancınımızın gereklerini serbestçe yerine getirebiliyorsunuz değil mi? Red ve inkar politikalarından eser kaldı mı ? Bunları kim kaldırdı? Elhamdulillah. Hamd olsun artık kimliğinizin ve inancınızın önünde hiç bir yasak yok. Yasak olan tek şey var, o da sizin özgürlüğünüze, yaşam hakkınıza, eğitim hakkınıza, iş yapma hakkınıza yönelik terörit saldırılardır. Biz buna izin vermemekte kararlıyız. Kürt kardeşlerimizin istisnasız tamamı da, diğer vatandaşlarımız gibi Türkiye Cumhuriyeti devletinin güvencesi altındadır." dedi.
HEPSİ TÜRBE ZİYARET EDER GİBİ, EDİRNE'DE, CEZAEVİNDE BEYEFENDİYİ ZİYARETE GİDİYORLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, farklı siyasi taleplerin dile getirilme hakkının elbette olduğunu, ancak bunun meşru yollar ve hukiki sınırlar içerisinde yapılması gerektiğinikaydetti. Erdoğan, HDP adayı Selahattin Demirtaş'ı ziyaret eden siyasileri eleştirerek şunları söylledi:
"Ama bunun da meşru yollar ve hukuki sınırlar içinde yapılması gerekiyor. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak beni bağlayan kurallar, diğerlerini de bağlamak durumundadır. Öyle, ben şuyum, buyum diye efelik yapmaya, kuralları, kanunları, milletin hak ve özgürlüklerini hiç saymaya kalkarsanız bu devlet buna da izin vermez. Diyarbakır'da 53 Kürt kardeşimi, sokağa dökülün diyen kimdi? Edirne'deki değil mi? 'Sokağa dökülün' dedi, ne oldu, 53 kardeşimiz orada şehit oldu. Ölenler kimdi? Benim Kürt kardeşlerim değil miydi? Yasin Börü evladımızı bunlar öldürmedi mi, bunlar şehit etmedi mi? Şimdi ne olmuş, Cumhurbaşkanlığına aday olmuş. Bakıyorum hepsi, türbe ziyaret eder gibi, Edirne'de cezaevinde beyefendiyi ziyarete gidiyorlar. Bay Muharrem onunla övünüyor, 'Gideceğim ziyaret edeceğim' diyor. Türbe ziyareti. Ziyaret etsen ne yazar, oradan sana ne gelecek? Sen benim halkımı ziyaret et. Bak bakalım bu halk sana ne diyecek, gel bakalım Diyarbakır'a, Diyarbakır sana ne diyecek. 53 Kürt kardeşimin kanı bu Demirtaş'ın eline bulanmıştır. Bunun bedelini er ya da geç ödeyecektir. Yoksa tarih, o 53 kardeşim bizleri affetmez, bizi de affetmez. O'nun için de dik duracağız, sağlam duracağız ve inşallah 24 Haziran'da, sandıkta, benim o Kürt kardeşlerimin ölümüne imkan hazırlayan, zemin hazırlayan bu Demirtaş'a da hesabını soracaktır. Bak bu güne kadar ağzıma almadım. Ama o 53 kardeşim sebebiyle bunu ağzıma aldım. Yoksa muhatabım değil, hiç derdim de değil. Ama benim Kürt kardeşlerimi bunlar sömürdüler. Öyle saz alıp, saz çalmakla benim Kürt kardeşlerime hizmet olmuyor. Sadece Türkiye Cumhuriyeti değil, bu hoyratlığa hiç kimse izin vermez. Eğer, bu kurallarda değişmesi gereken şeyler varsa, onun kararını da sizlerle birlikte vereceğiz. Çünkü biz milletin iradesinin üstünde bir irade tanımıyoruz. 24 Haziran seçimleri bir kez daha milletin iradesinin zaferi ile sonuçlanacakır."
KİMSE KÜRDE DEVLET ARAMASIN
Bugüne kadar yaptıkları hiçbir reformdan pişman olmadıklarını söyleyen Erdoğan, "Hiçbir konuda sağladığımız hiçbir haktan geri dönmeyeceğiz. Çünkü bizim attığımız adımlar, halkımıza sağladığımız imkanlar tüm bu haksızlıkları ortadan kaldırmaya yöneliktir. Attığımız her adımı uzun uzun düşünerek attık. Bir şeye karşı çıkmışsak, inanın çok sağlam ve sizlerin menfaatine yönelik bunların sebepleri vardır. Sınırlarımız ötesinde oynanan oyunların hiç biri Diyarbakır'ın da, Türkiye'nin de hayrına değildir. Yağ acı olunca pilav da acı olur. Bu ülkenin, bu gücün, öteki yapının güdümünde atılan hiçbir adımın sonu, hiç birimiz için özgürlüğe ve refaha çıkmaz. Selahadini Eyyübi'nin torunlarından intikam olmak için kurulan tezgahlarla kimseyi kandıramazlar. Dün PKK'yı kullananllar bugün FETÖ'yü baş tacı yapıyorlar. Onların derdi, Kürdün veya Türk'ün kendisi değil. Hep birlikte temsil ettiğimiz değerlerdir. İşte bunun için diyoruz ki, coğrafyamızda ne yapaaksak, hep birlikte yapacağız. Türkiye hepimizin ülkesi, Türkiye Cumhuriyeti devleti, hepimizin devleti. Kimse Kürtlere devlet aramasın. Kürtlerin devleti, Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Biz Irak'ta, Suriye'de verdiğimiz mücadele ile asırlardır bizi bir birimize düşürerek kurulan sömürü düzenine karşı çıkıyoruz. Biz, terör örgütleri kullanılarak insanlarımızın bir birine kırdırılmasına karşı çıkıyoruz. Biz tek millet derken, Türk'üyle, Kürd'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Boşnak'ıyla, 81 milyonun tamamını kast ediyoruz. Biz tek bayrak derken, sizin de, bizim de dedelerimizin uğruna canlarını ortaya koyduğu bir mücadelenin elinizde sembolünü kast ediyoruz. Biz tek vatan derken, ecdadımızın asırlarca hep birlikte yaşadığı 780 kilometre karelik bi vatan toprağını kast ediyoruz. Biz tek devlet derken, sizlerin acısını çok yakından tattığı, ülkemizi bir felaketin eşiğine getiren, paralel yapılara karşı duruşumuzu ifade ediyoruz. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. İşte ne büyük yerlilik ve millik burada, şu anda bu meydanda sizlerle birlikte bir araya gelmiş olmamızdır. Biz, bir dönem ötekileştirilmiş, horlanmış, ezilmiş diğer vatandaşlarımız gibi Kürt kardeşlerimizi de köhne, ceberrut, baskıcı eski vesayet düzenin zulmünden kurtarmış olmaktan gurur duyuyoruz. Unutmayın, size zulmeden bu vesayet düzeni yeri geldi bizi de hapse attı, partimizi kapatmaya çalıştı. Ülkemizin demokrasi yolculuğunda bugünlere nasıl geldiğini sizler çok iyi biliyorsunuz. Biz, Kürt yoktur demiyoruz. Türkiye'nin artık bu noktadan geri dönüşü mümkün değildir. Biz Kürtlerin bizatihi kendisini sorun olarak gören anlayışa nazire olarak, Kürt sorunu yoktur diyoruz. Herkes gibi sizlerin de özgürlüklerini güvence altına, biz aldık. Bizim için asla değişmeyecek ve hep öyle kalacak resmi dilimiz Türkçe ne kadar değerliyse, ana diliniz Kürtçe de o kadar kıymetledir. Kazanılmış diğer özgürlükler de aynı şekilde sizin ananızın ak sütü gibi sizlere helal olsun" dedi.
Konuşması sırasında çalınan 'Aynı yoldan geçmişiz biz' şarkısına eşlik eden Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Madem ki, aynı Allah'ın kuluyuz biz, öyleyse birimizin parmağı kesildiğinde, hepimizin canı yanır, hepimizin yüreği dağlanır. Allah'a şükür, çok uzun süredir bu memlekette bombalar patlamıyor, yollar kesilmiyor, canlar yanmıyor. Hamd olsun şehirlerimiz gayet güzel. İşte bunu nasıl sağladık? Tabii ki öncelikle güvenlik güçlerimizin cansiperane çabaları sayesinde, ama asıl sizlerin desteğiyle sağladık. Bu durumun devamı yine sizlerin elinde. Şimdiye kadar bölücü terör örgütünün listelerine dağın başında yapıp, meclise gönderdiği milletvekilleri, sizin hangi yaranıza merhem oldu. Çocuklarınızı terör örgütüne teslim etmekten, keyfinize kaçırmaktan başka, size nasıl bir hizmetle geldiler.Hangi gün, hangi zaman kapınızı çaldılar. Sizi boş laflarla, sloganlarla kandırmaya çalışmak dışında ne iş yaptılar. Seçimde oyu senden alıp, gidip batıdaki marjinal kesimlerin, terör örgütlerinin hizmetkarlığına soyunmaktan başka ne yaptılar? Öyleyse çok daha kararlı olacağız. Bu şehirleri yıllarca bunların Belediye başkanları yönetti. Hangi hizmeti aldınız, çöpleriniz mi toplandı, caddeleriniz mi pırıl pırıl hale getirildi, altyapınız mı gelişti, suyunuz mu düzgün aktı? Hiç biri olmadı. Kayyumlar görev yapmaya başladıktan sonra, şehirlerimiz hizmet gördü. Artık bunlara dur demenin zamanı geldi Siz isterseniz bu alçak oyunu bozarsınız. Sizlerden hizmet getirecek, derdinize çare olacak, hak ve özgürlüklerinize sahip çıkacak kimselere oy vermenizi bekliyoruz. Sizlerden, şahsımı aynı zamanda Diyarbakır'ın adayı olarak görmenizi istiyorum."
ERDOĞAN, 21 İLİN KANAAT ÖNDERLERİ İLE İFTARDA BULUŞTU
Diyarbakır'da, mitinge katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan daha sonra Doğu ve Güneydoğu'daki 21 ilin kanaat önderleri ile iftar yemeğinde bir araya geldi. İftar yemeğinden sonra konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Haziran'da yapılacak seçimlerin, "Diyarbakırlı gençleri bile bile ölüme gönderen Kandil'deki terör baronlarına vurulan bir şamar" olacağını söyledi.
Erdoğan, Diyarbakır'ın, terör örgütünün siyasi uzantıları başta olmak üzere milli irade gaspçılarına bugün çok güzel bir cevap verdiğini, birilerinin arka bahçesi olmadığını haykırdığını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Diyarbakır, istismar siyasetini kaldırıp çöpe atmıştır. Bugün Diyarbakır, Kürt kardeşlerimin iradesini elindeki viski şişesiyle ahkam kesen bir avuç marjinale peşkeş çekenlere tavrını belli etmiştir. CHP ile bir olup siyaset mühendisliği yapanların hesabı inşallah önce Diyarbakır'da bozguna uğrayacaktır. Ben Diyarbakırlı kardeşlerimin inancına, imanına bu noktadaki kiminle beraber yol yürüyeceğini iyi bildiğine inanıyorum. Artık bu seçimle benim Diyarbakırlı kardeşim, genciyle, yaşlısıyla 'İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür, imansız olan paslı yürek sinede yüktür.' diyerek yoluna yürüyecektir. Yavrularını, kızlarını dağa kaçıranların kim olduğunu, kimlerin bunu yaptığını gayet iyi bilen Diyarbakırlı kardeşim bunun hesabını soracaktır. Belediyenin önünde hüngür hüngür ağlayan anneler bunun hesabını soracaktır. Öyleyse şu kalan 20 günde el ele, omuz omuza vereceğiz ve bu milletin gerçek sahipleriyle beraber bu yolu yürüyeceğiz. Burası artık kimlik siyaseti üzerinden bölücülük yapanların değil, kardeşlerin, dayanışmanın şehridir. Burası artık terör örgütüne yandaşlık yapanların değil, ülkesine aşkla hizmet edenlerin yönettiği bir şehirdir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır'da, artık milletin emanetini korumakla görevli olanların, bodrum katlarında teröristlerin ayakçıları tarafından tokatlandığı, belediyenin imkanlarının teröristlerin emrine verildiği dönemin sona erdiğini, Diyarbakır'ın yeni bir başlangıcın, şahlanışın arifesinde olduğunu belirterek, "24 Haziran, kendileri zevk ve sefa içinde yüzerken, Diyarbakırlı gençleri bile bile ölüme gönderen Kandil'deki terör baronlarına vurulan bir şamar olacaktır. 24 Haziran, Kürt kardeşlerimin inancıyla, değerleriyle, tarih ve medeniyet birikimiyle kavgalı siyaset tarzının mezara gömüldüğü gün olacaktır" dedi.
'İKİYÜZLÜ SİYASETE BAŞVURMADIK'
Bugüne kadar gönül ve samimiyet diliyle konuştuğunu, Diyarbakır'da nasıl bir siyaset anlayışını savunuyorsa diğer 80 ilde de aynısını savunduklarını söyleyen Erdoğan, "Bölücü örgütün siyasi uzantıları gibi Doğu'da farklı Batı'da farklı bir dil kullanmadık. Onlar gibi çift dilli, çift kimlikli, hepsinden öte iki yüzlü siyasi söylemlere başvurmadık" diye konuştu.
Afrin'de Zeytin Dalı operasyonunu yaptıklarını, Afrin'de zaferi yakaladıklarını söyleyen Erdoğan, şöyle konştu:
'TEK SORUNUMUZ TERÖR, ONU DA ÇÖZÜYORUZ'
"Bazıları Kandil'den atıp tutuyor. Sıra oraya da gelecek. Analar ağlamasın diye demokratik açılımı çözüm sürecini biz devreye aldık. Terör sorununu bu ülkenin gündeminden kaldırmak için terör örgütünün ihanetlerine rağmen bu süreci devam ettirdik. Kürt kardeşlerimin sıkıntılarını çözmeye çalıştık. Yüzlerce düzenlemeyi hayata geçirdik. Sadece hakka ve halka güvenerek bu yolda Kürt sorununu çözmeyi başardık. 2018'in Türkiye'sinde Kürt sorunu diye bir sorun yoktur. Eski Türkiye'de Kürtlerin kendileri sorun olarak görülüyordu. Bugünün Türkiye'sinde hiçbir vatandaş öyle görülmüyor. Bizim tek sorunumuz terör. Onu da çözüyoruz. Üstesinden geliyoruz. 780 bin kilometrekare vatanın bir karışında dahi eli kanlı terör sürülerine hak tanımayacağız. Sokak çetelerinin bölge halkına musallat olmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Reformlarımız sayesinde Türkiye en büyük dönüşümü gerçekleştirdi. Etnik kökeninden dilinden başörtüsünden poşusundan dolayı ayrımcılık yapan devlet anlayışı tedavülden kalktı. Bu devlet artık vesayetçilerin değil, Türkü ile Kürdü ile 81 milyonundur."
İftar programından sonra Diyarbakır'dan ayrılmak üzere havalimanına giden Cmhurbaşkanı Erdoğan, yol üzerinde bulunan bir tatlıcı salonunda dururarak tatlı yedi ve kahve içti.