Bir Dünya Gazeteciler Gününü daha geride bıraktık. Hatırlayan, incelik gösterip günümüzü kutlayan, yarım elma ile gönlümüzü alma niyetini somut anlamda ortaya koyan siyaset ve iş dünyasının değerli mensuplarına nazik davranışlarından dolayı teşekkür ediyorum.
Peki ya Gazeteciler Cemiyeti?
Gazeteciliğin ülkemizdeki en eski örgütlenmelerinden birisi olan Cemiyet konusuna bu şekilde eleştiri getirmeyi hiç istemezdim. Lakin, basın yayın sektöründeki hiyerarşi piramidinin en alt katmanlarında bulunan basın işçisi arkadaşlarımızın ne zor şartlar altında çalıştıklarını çok iyi bilen ve hayatını, çoluk çocuğunun rızkını bu mesleğin farklı alanlarında ter dökerek kazanmaya çalışan meslektaşlarımıza yakınlık duyan birisi olarak bu konuda birkaç kelam etmek istiyorum.
Gazeteciler Cemiyetinin kuruluş amaçlarından birisi de gazete, dergi, radyo, televizyon ve internet alanlarında gazetecilik niteliğindeki görevlerde çalışanları ve çalıştıranları bir araya toplamak, mesleki ve sosyal haklarını korumak, geliştirmek değil midir? Peki Gazeteciler Cemiyeti şu anda bu amacın tam olarak neresinde?
Çalışan Gazeteciler Günü geliyor geçiyor, Basın Bayramı geliyor geçiyor, Dünya Gazeteciler Günü geliyor geçiyor, bu özel günlerde dağdan taştan ses geliyor, fakat cemiyetten tık yok.!
Bir yemek organizasyonunu, bir çay kahve programını falan çoktan geçtik, öyle bir beklentimiz kalmadı artık da bu günler vesilesi ile hiç olmazsa bir telefon edip hâl hatır sormakta mı zor?
Başka şehirlerdeki cemiyetlerin yaptığı etkinlikleri, düzenledikleri habercilik merkezli eğitim programlarını, yurt içi ve yurt dışı gezi planlamalarını okuyoruz zaman zaman. Yerel yönetimlerle iş birliği yaparak inşa ettikleri Basın Evlerini görüyoruz, Basın çalışanlarına başta sağlık alanında olmak üzere ekonomik avantajlar sağlama girişimlerini (Özel hastaneler ile yapılan anlaşmalar) birlik beraberlik adına ortaya koydukları çabaları görüyoruz. Görüyoruz ve gıpta ediyoruz.
20 yılı aşkın bir süre. Dile kolay, 20 yıl. Geriye dönüp bakmak lazım kaç tane kalıcı eser bırakılmış. Bizim hayalimizdeki Gazeteciler Cemiyetinin asli görevi ve işi gücü gazetecilerin sorunlarıyla ilgilenmek olmalı.
Genel kurul kaygısıyla yeni üye kaydı yapılmamasını, cemiyete üye olan kişilerin kaçının gazetecilik mesleğini aktif olarak icra ettiklerini, cemiyet yönetimini elde tutabilmek için girilen şeffaflıktan uzak ve antidemokratik yolları, veliaht belirleme çabalarını, koltuğun avantajlarını sonuna kadar kullanma gayretlerini,
bağımsızlık ilkesinin yerle bir olduğunu falan hiç saymıyorum.
Tüm bunların sebebi en iyimser tespitle ve Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle metal yorgunluğudur. Ülkemizde ve dünyada metal yorgunluğu gerekçesiyle belediye başkanları değişiyor, bürokratlar değişiyor, bakanlar değişiyor.
Cemiyet başkanları neden değişmesin?
Bana kalırsan Cumhurbaşkanı da değişmesi lazım lakin sandık getirmeye korkuyorlar
A be kardeşim günlerini kutlayacak basınmı kaldı gazete mi kaldı. Kalan ise trol yandaş yalancı yalaka kaldı..Kalemini korkmadan yalakalık yapmadan yazan basın gazeticiler günü kutlu olsun diyelim..