Bu gün Tarikatlar ve Cemaatler kime oy vereceklerini açıklıyorlar... Gazeteye ilan dahi veriyorlar. Esasen bu, destekten ziyade, siyasete alet olduklarının ilanı gibi...
Tasavvufi yaşamak bir hayat tarzıdır. Sofi, ihvan, şakirt, mürid... diğer insanlardan farklıdır... Bu hayat tarzını seçmek, kişinin kendi iradesi, kendi seçimidir... Herkes saygı duyacak... Aslına uygun yaşamak kaydıyla bunda bir sorun yok...
Tarikatların esası tasavvuftur...Allah'a vuslattır...Nefsin kontrol altına alınmasıdır...Daha fazla ve dosdoğru ibadettir...Sünnete harfiyen, tamamı tamamına uymaktır...Tüm günahlardan kaçınmak, yalan söylememek, insanları kandırmamak, ölçüye-tartıya, Hakka-hukuka riayet etmektir..."Bir hırka, bir lokma" olmaktır...Her daim Allah ile olduğunu bilmek, O'nu anmak, zikretmek, tesbih etmektir...Düşünmek, akletmek, tefekkür etmektir... Rabıtadır...
Sevgide güneş gibi olmak, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi, hataları örtmede gece gibi, tevazuda toprak gibi olmaktır.
Kibir, gurur, öfkede ölü gibi olmak, Yaratılanı, Yaratandan dolayı sevmektir...
Yunus'un dergahına taşıdığı odun gibi olmak değil, onun gibi düz yaşamak, Elif gibi olmaktır....
İyi insan olmak, millete-insanlığa yararlı bireyler olmaktır
Hasılı; dünyalık işleri Ahiretine tercih etmemek, menfaat, para, maddiyat düşkünü olmamaktır... Hasılı samimi olmaktır....Hasılı; bunların hiç birinde insanları aldatmamaktır.
Mutasavvıf; miskin miskin yaşayan, şunun bunun verdiği paralarla, yardımlarla geçinen insan olmayacak... Çalışacak... İşini gücünü de yapacak, çoluğuna çocuğuna bakacak, geçimini temin edecek... Lakin ahiretini dünyasına tercih etmeyecek...
Hele kul hakkına riayet edecek, emirlere uyacak, yasaklardan kaçacak... Onun bunun karısına, kızına, sabi çocuğuna sarkmayacak, tüm günahlardan kaçınacak...
Hulasa önce Müslüman olacak...
....
* * *
Günümüzde tasavvuf ehliyim diye görünenlerin ekseriyeti "aslına uygun" yaşamıyor... Pek çoğu 4. maymunu oynuyor; "gibi yapıyor" .
"Bir partinin siyaset okulundan" mezun olanı var. Bir yerin siyaseten bir adayı oluyor... Siyasetçilerle oy çalışması yapıyor... Dünyalık menfaat ve para pek çok şeyden önce gelebiliyor. Yalan, dolan, para pul ilişkileri... Peygamber yaşantısı filan yok.
Sanki kendilerine bu konuda aksi bir şey söylenmiş gibi "Biz niye teknolojiden faydalanmayalım canım...!", "Cep telefonu niye kullanmayalım...!" diyorlar...
Elbette kullanacaksın kardeşim... Konu bu değil... Dünyalıktan kasıt bu değil... Konu; ahiretin, dünyalık işlere terk edilmesi... Dünyalıktan kasıt teknolojinin kullanılmaması değil. Bu ayırımı yapabilirler mi bilmiyorum...
Biri seçim meydanlarında cübbe ve sarığı ile gördüğü rüyayı anlatıyor. Peygamberin onunla konuştuğunu söylüyor ve oy istiyor milyonların önünde... İnsanlar inanmaya hazır ve inanıyor.
Allah ile pazarlık yapanı, keramet ehli olup depremi durduranı, depremi başka yere yönlendiren, füzeyi uçuranı, kaçıranı çok... İnanıyor insanlar... Allah'a da böyle inanıyorlar...
Suistimale açık... Kontrolsüz ve denetimsiz... Miskin, sorgulamaktan uzak, okumaktan, uzak, uyuşuk, kolayca kandırılabilen, kendi yerine başkasının düşünmesini, akletmesini tercih eden bir yapı...
Kendisinin bir çaba sarf etmesine, çalışmasına gerek yok... dünyalık işlerinin kendisi yerine sadece şeyhinin duası ile hallolacağını düşünen, gizlerle dolu bilinmezlerden, ruhlardan, ruhaniyetlerden dünyalık menfaatler uman bir yapı...
Fatih'in Akşemseddin hocasını biliyor, söylüyor ama Amerika'nın Irak'a girmesine karşı hiç tepki göstermiyor mesela...
Gazetelere seçimde hangi partiyi destekleyeceklerinin ilanını veriyor ama Müslümanların etinin yendiği Hristiyan sofrasında yer almak için çabalayanlara, "yanlış yaptıklarının" ilanını vermiyor... "Siz onlardan olmadıkça onlar da sizden olmazlar" demiyor.
Kendi şeyhine "Yahudi Üstün cesaret ödülü" verilse dahi ses etmez mesela...
Şeyhi kilise açılışları yapsa, kilise restorasyonları yapsa, Bartelemous'u "ekümen" ilan etse, azınlık vakıflarının mallarını iade etse, "rahmeti gazabını aşsa dahi aldırış etmez mesela...
Şeyhi kendi köyünde Papa hazretlerini kırmızı halılarla karşılasa, ağırlasa alkışlar bile... Kırk kılıf da bulur....
Yav mürşidinin eşi kilisede mum yaksa görmezden gelir. Bu kadar yani...
"Zinayı serbest bıraksa" dahi susar... Tepkisizdir çünkü... Güce karşı pusmuştur, korkmuştur...
Halbuki peygamberi...
* * *
Ya devleti ele geçirmeye kalkanlar?
Askeriyeye, mülkiyeye, Polise, devletin her kurumuna sızıp ülkeyi bitirmeyi hedefleyenler?
Bunun dersini Fetö yapılanmasından almış olmamız lazım...
Ya Aczimendiler? Fadime Şahin, Müslüm Gündüz, Ali Kalkancılar?
Ders almadıysak bunun adı aptallık...
Ders aldıysak bu ne?
* * *
Tarikatlar, cemaatler günübirlik siyaset yapmazlar. Taraf olmazlar. Bu, bir grubu yok saymaktır. Yanlışa doğru demek, görmezden gelmek... Haklının doğrunun yanında değil, gücün yanında yer almaktır.
Hem tasavvuf ehli, hem de siyasetçi olmaz... Olunmaz...
Fena fir Resul olacak. Hz.Peygamber gibi düşünecek, onun gibi yaşayacak...
Mürşid Allah'a vuslatın yol göstericisi olacak...
"Filanca partiye oy verin" demekle yol gösterilmiyor. Bunun adı siyasete alet olmaktır. Bunu yapan tarikat ta bal gibi siyasetin içindedir. Siyasetin içinde olan da bal gibi tasavvuftan uzaktır.
Söz uzun, söylenecek çok, zaman yok...
Samimi olanlara sözüm yok... Sözüm siyasetin yamağı, uşağı gibi hareket ederek yola zarar verenlere...
Alınanlara...
Amacım tasavvuf karşıtlığı değil... Olmaz... Aslına uygun olması... Hedefinden sapmaması...
Tasavvufi yaşamak bir hayat tarzıdır. Sofi, ihvan, şakirt, mürid... diğer insanlardan farklıdır... Bu hayat tarzını seçmek, kişinin kendi iradesi, kendi seçimidir... Herkes saygı duyacak... Aslına uygun yaşamak kaydıyla bunda bir sorun yok...
Tarikatların esası tasavvuftur...Allah'a vuslattır...Nefsin kontrol altına alınmasıdır...Daha fazla ve dosdoğru ibadettir...Sünnete harfiyen, tamamı tamamına uymaktır...Tüm günahlardan kaçınmak, yalan söylememek, insanları kandırmamak, ölçüye-tartıya, Hakka-hukuka riayet etmektir..."Bir hırka, bir lokma" olmaktır...Her daim Allah ile olduğunu bilmek, O'nu anmak, zikretmek, tesbih etmektir...Düşünmek, akletmek, tefekkür etmektir... Rabıtadır...
Sevgide güneş gibi olmak, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi, hataları örtmede gece gibi, tevazuda toprak gibi olmaktır.
Kibir, gurur, öfkede ölü gibi olmak, Yaratılanı, Yaratandan dolayı sevmektir...
Yunus'un dergahına taşıdığı odun gibi olmak değil, onun gibi düz yaşamak, Elif gibi olmaktır....
İyi insan olmak, millete-insanlığa yararlı bireyler olmaktır
Hasılı; dünyalık işleri Ahiretine tercih etmemek, menfaat, para, maddiyat düşkünü olmamaktır... Hasılı samimi olmaktır....Hasılı; bunların hiç birinde insanları aldatmamaktır.
Mutasavvıf; miskin miskin yaşayan, şunun bunun verdiği paralarla, yardımlarla geçinen insan olmayacak... Çalışacak... İşini gücünü de yapacak, çoluğuna çocuğuna bakacak, geçimini temin edecek... Lakin ahiretini dünyasına tercih etmeyecek...
Hele kul hakkına riayet edecek, emirlere uyacak, yasaklardan kaçacak... Onun bunun karısına, kızına, sabi çocuğuna sarkmayacak, tüm günahlardan kaçınacak...
Hulasa önce Müslüman olacak...
....
* * *
Günümüzde tasavvuf ehliyim diye görünenlerin ekseriyeti "aslına uygun" yaşamıyor... Pek çoğu 4. maymunu oynuyor; "gibi yapıyor" .
"Bir partinin siyaset okulundan" mezun olanı var. Bir yerin siyaseten bir adayı oluyor... Siyasetçilerle oy çalışması yapıyor... Dünyalık menfaat ve para pek çok şeyden önce gelebiliyor. Yalan, dolan, para pul ilişkileri... Peygamber yaşantısı filan yok.
Sanki kendilerine bu konuda aksi bir şey söylenmiş gibi "Biz niye teknolojiden faydalanmayalım canım...!", "Cep telefonu niye kullanmayalım...!" diyorlar...
Elbette kullanacaksın kardeşim... Konu bu değil... Dünyalıktan kasıt bu değil... Konu; ahiretin, dünyalık işlere terk edilmesi... Dünyalıktan kasıt teknolojinin kullanılmaması değil. Bu ayırımı yapabilirler mi bilmiyorum...
Biri seçim meydanlarında cübbe ve sarığı ile gördüğü rüyayı anlatıyor. Peygamberin onunla konuştuğunu söylüyor ve oy istiyor milyonların önünde... İnsanlar inanmaya hazır ve inanıyor.
Allah ile pazarlık yapanı, keramet ehli olup depremi durduranı, depremi başka yere yönlendiren, füzeyi uçuranı, kaçıranı çok... İnanıyor insanlar... Allah'a da böyle inanıyorlar...
Suistimale açık... Kontrolsüz ve denetimsiz... Miskin, sorgulamaktan uzak, okumaktan, uzak, uyuşuk, kolayca kandırılabilen, kendi yerine başkasının düşünmesini, akletmesini tercih eden bir yapı...
Kendisinin bir çaba sarf etmesine, çalışmasına gerek yok... dünyalık işlerinin kendisi yerine sadece şeyhinin duası ile hallolacağını düşünen, gizlerle dolu bilinmezlerden, ruhlardan, ruhaniyetlerden dünyalık menfaatler uman bir yapı...
Fatih'in Akşemseddin hocasını biliyor, söylüyor ama Amerika'nın Irak'a girmesine karşı hiç tepki göstermiyor mesela...
Gazetelere seçimde hangi partiyi destekleyeceklerinin ilanını veriyor ama Müslümanların etinin yendiği Hristiyan sofrasında yer almak için çabalayanlara, "yanlış yaptıklarının" ilanını vermiyor... "Siz onlardan olmadıkça onlar da sizden olmazlar" demiyor.
Kendi şeyhine "Yahudi Üstün cesaret ödülü" verilse dahi ses etmez mesela...
Şeyhi kilise açılışları yapsa, kilise restorasyonları yapsa, Bartelemous'u "ekümen" ilan etse, azınlık vakıflarının mallarını iade etse, "rahmeti gazabını aşsa dahi aldırış etmez mesela...
Şeyhi kendi köyünde Papa hazretlerini kırmızı halılarla karşılasa, ağırlasa alkışlar bile... Kırk kılıf da bulur....
Yav mürşidinin eşi kilisede mum yaksa görmezden gelir. Bu kadar yani...
"Zinayı serbest bıraksa" dahi susar... Tepkisizdir çünkü... Güce karşı pusmuştur, korkmuştur...
Halbuki peygamberi...
* * *
Ya devleti ele geçirmeye kalkanlar?
Askeriyeye, mülkiyeye, Polise, devletin her kurumuna sızıp ülkeyi bitirmeyi hedefleyenler?
Bunun dersini Fetö yapılanmasından almış olmamız lazım...
Ya Aczimendiler? Fadime Şahin, Müslüm Gündüz, Ali Kalkancılar?
Ders almadıysak bunun adı aptallık...
Ders aldıysak bu ne?
* * *
Tarikatlar, cemaatler günübirlik siyaset yapmazlar. Taraf olmazlar. Bu, bir grubu yok saymaktır. Yanlışa doğru demek, görmezden gelmek... Haklının doğrunun yanında değil, gücün yanında yer almaktır.
Hem tasavvuf ehli, hem de siyasetçi olmaz... Olunmaz...
Fena fir Resul olacak. Hz.Peygamber gibi düşünecek, onun gibi yaşayacak...
Mürşid Allah'a vuslatın yol göstericisi olacak...
"Filanca partiye oy verin" demekle yol gösterilmiyor. Bunun adı siyasete alet olmaktır. Bunu yapan tarikat ta bal gibi siyasetin içindedir. Siyasetin içinde olan da bal gibi tasavvuftan uzaktır.
Söz uzun, söylenecek çok, zaman yok...
Samimi olanlara sözüm yok... Sözüm siyasetin yamağı, uşağı gibi hareket ederek yola zarar verenlere...
Alınanlara...
Amacım tasavvuf karşıtlığı değil... Olmaz... Aslına uygun olması... Hedefinden sapmaması...