CHP karaman Milletvekili Av. İsmail Atakan Ünver, 31 Mart yerel seçimleri öncesi bir basın açıklaması yaptı. Ünver yaptığı açıklamada vatandaşı uyararak; “Sandığa giderken kimliğinizi ve bu bilgileri unutmayın” dedi.Ünver’in yayımladığı basın açıklamasında geçen unutulmayacaklar listesi şu şekilde;“Türkiye, tarihinin en derin ekonomik krizlerinden birini yaşıyor. Çarşıda, pazarda sebze ve meyve artık taneyle, gramla satılıyor. Çiftçilerimiz tarlalarının, evlerinin tapusunu, traktörlerinin ruhsatını bankalara kaptırma korkusu içinde. Babalar evlatlarının ceplerine harçlık koyamıyor. İşsiz gençlerimiz, atanamayan öğretmenlerimiz intihar ediyor. Bunlara karşın saray sosyetesi gününü gün ediyor, damatlardan bakan, akrabalardan müdür atanıyor. Çiftçi girdi maliyetleri ile satış fiyatı arasında sıkışıp kalmışken, havuz müteahhitlerine dolarla garantilenmiş işler veriliyor, yükü milletin omuzlarına bindiriliyor. Böylesine karanlık bir ortamda gittiğimiz yerel seçimler, ülkemizin yarınları için büyük önem taşımaktadır. Sizler de sandığa giderken kimliğinizi ve aşağıda vereceğim bilgileri unutmayın, vicdanınızla karar verin…Türkiye’deki resmi işsiz sayısı 4 milyon, gerçek işsiz sayısı 7,5 milyon. Bu rakam dünyadaki 93 ülkenin nüfusundan daha fazla.
Günümüzde her 100 gençten 24’ü işsiz.
Türkiye, dünyada hayat pahalılığının en yüksek olduğu 10 ülke içerisinde yer alıyor.1 yılda soğana yüzde 219, patatese yüzde 135, ıspanağa yüzde 135, pırasaya yüzde 152, bibere yüzde 119 zam geldi. Milleti tanzim kuyruklarına sokup adına ‘varlık kuyruğu’ dediler.
Atamızın ‘Milletin Efendisi’ diyerek baş tacı yaptığı çiftçilerimiz tarlasını ekemez hale geldi. Buğdaydan samana, nohuttan arpaya her şeyi ithal eder hale geldik.
Çiftçiye kanunun emrettiği desteği ödemediler. 2007 – 2018 yılları arasında, Tarım Kanunu gereği ödenmesi gereken ancak ödenmeyen tarım desteklerinin toplam tutarı 122 milyar TL. Buna göre AKP, her bir çiftçi ailesine 68 bin 386 TL borçludur.
2002 yılında Türkiye’de 239 milyon dönüm tarım alanı işlenirken, günümüzde 197 milyon dönüm işleniyor. Çiftçi tarlasını terk etti.
Arjantin’den ithal ettiğimiz sığırı, Gürcistan’dan ithal ettiğimiz samanla besler olduk.
Sanayide üretim durdu. Son bir yılda sanayi üretimi yüzde 9,8 azaldı.
Vatandaş üstüne kıyafet alamıyor. Son bir yılda; elbise, ayakkabı gibi temel tüketim malları harcamaları yüzde 15 azaldı.
Cumhuriyet’in ilanından 2002 yılına kadar geçen sürede dış ticaret açığımız toplam 247 milyar dolarken; son 16 yılda verilen dış ticaret açığı 1 trilyon doları geçti.
Devletin hasta garantisi verdiği hastanelerin, araç geçiş garantisi verdiği köprü ve yolların açığı milletin sırtına vergi diye bindirildi.
Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği 2014 yılında milli gelirimiz 950,4 milyar dolarken; bugün 784,1 milyar dolar seviyesine geriledi.
Türkiye’nin dış borcu 2002 yılında 129,6 milyar dolardı, 2018 Eylül ayında 448,5 milyar dolara çıktı. Milleti, “IMF’ye borç veriyoruz” masalıyla uyuttular.
2002 yılında her 100 dolarlık borca karşı kasamızda 169 dolar rezerv varken; 2018 itibariyle her 100 dolarlık borca karşı yalnızca 79 dolar rezervimiz kaldı. Ülkenin kasasındaki rezervleri erittiler.
“Faize karşıyız” dediler, Türkiye’yi faiz lobilerinin insafına terk ettiler. 1975 yılından 2002 yılına kadar geçen 27 yıllık sürede bütçeden toplam 251 milyar dolar faiz ödeyen Türkiye, 16 yıllık AKP döneminde 456 milyar dolar faiz ödedi.
2002 yılından günümüze vatandaşın tüketici kredisi borcu 176 kat arttı. Hane halkı geçimini bankalara yaptığı borçla sağladı.
Vatandaşın, şirketlerin ve kamunun toplam borcu ülkenin gelirini geçti. Ağır vergiler dahi giderleri karşılamıyor. 2002 yılından bu yana devletin borcu 5 kat arttı.
2002 yılında her 100 TL’lik gelirimize karşı 94 TL borcumuz vardı. Bugün her 100 TL’lik gelirimize karşı 120 TL borcumuz var. Vatandaşın geliri bırakın temel giderlerini; borçlarını dahi karşılamıyor.
Atatürk’ün “YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ” ilkesinden koptular. Suriye’deki iç karışıklığı körüklediler. Ülkemize gelen 4 milyona yakın Suriyeli için 35 milyar dolar para harcadılar.
Suriyelilere harcanan bu parayla, devletin geçiş garantisi verip özel şirketlere borçlanarak yaptırdığı boğaz köprüsünden 10 tane yapılırdı. 55 tane otomobil fabrikası kurulup, bu fabrikalarda 85 bin yurttaşımıza iş ve aş sağlanabilirdi.
Kendilerinden önceki tüm hükümetlerin kullandığı paranın 3 katını kullandılar. 1923’ten 2002 yılına kadar toplam 713 milyar dolar para kullanan hükümetlere karşın AKP hükümeti, 2002 yılından günümüze kadar geçen 16 yıllık sürede 2,2 trilyon dolar para kullandı. 79 yılda tüm hükümetlerin kullandığı kaynağın 3 katını 16 yılda yiyip bitirdiler.
Türkiye, 1980 – 2002 yılları arasında depremler, ekonomik krizler ve terörle giriştiği yoğun mücadelelere karşın gelişmekte olan ülkelerden daha fazla büyürken; dünyada paranın ve imkanların bol olduğu, olağanüstü olumlu koşullarda görev alan AKP iktidarında Türkiye rakiplerinin gerisinde kaldı. Gelişmekte olan ekonomiler yüzde 5,9 büyürken; Türkiye yüzde 5,5 büyüdü.
Ülkemizde 54,6 milyon vatandaş konut masrafları altında eziliyor. 25 milyon vatandaş ucu ucuna geçiniyor, beklenmedik bir masraf çıkarsa ay sonunu getiremiyor. 16,3 milyon kişi soğuk kış günlerinde evini ısıtamıyor.
Üretim terk edildi, ithalat patladı. Milletin kazancı düşerken, borçları arttı. Ekonomi, sıcak paranın ve yabancı devletlerin insafına bırakıldı. Sanayici, üretici, çiftçi ezildi. 12 bin yıldır tarım yapılan topraklarda, milletimiz bu beceriksiz iktidar yüzünden soğan, patates kuyruklarına mahkum oldu.CHP, 31 Mart’ın ardından bu kötü gidişe dur demek için var olan tüm gücüyle çalışacak, ülkesinin ve yurttaşının refahı için yüzünü üreticiye, çiftçiye, sanayiciye dönecek. Devlette liyakat sistemini yeniden inşa edeceğiz, hukukun üstünlüğü ilkesine duyulan güveni yeniden sağlayacağız. 31 Mart’ta aldığımız güç ve destek ile iktidarın sürdürmüş olduğu yanlış politikaların önünde daha güçlü duracağız. Kurulduğu günden bu yana siz sevgili yurttaşların koşulsuz desteğini alan AKP, ne yazık ki sizleri çoktan unuttu. Saray, saltanat ve lüks içinde yaşayan bu kişiler, halkın sorunlarına çözüm bulamaz, ülkenin yarınlarını inşa edemez. Oy verirken alışkanlıklarınıza göre değil; evladınızın, torununuzun geleceğini düşünerek karar verin. Refah dolu, aydınlık ve sağlıklı günlerde buluşmak dileğiyle, seçimin ülkemiz ve yurttaşlarımız için hayırlı olmasını temenni ederim."
Günümüzde her 100 gençten 24’ü işsiz.
Türkiye, dünyada hayat pahalılığının en yüksek olduğu 10 ülke içerisinde yer alıyor.1 yılda soğana yüzde 219, patatese yüzde 135, ıspanağa yüzde 135, pırasaya yüzde 152, bibere yüzde 119 zam geldi. Milleti tanzim kuyruklarına sokup adına ‘varlık kuyruğu’ dediler.
Atamızın ‘Milletin Efendisi’ diyerek baş tacı yaptığı çiftçilerimiz tarlasını ekemez hale geldi. Buğdaydan samana, nohuttan arpaya her şeyi ithal eder hale geldik.
Çiftçiye kanunun emrettiği desteği ödemediler. 2007 – 2018 yılları arasında, Tarım Kanunu gereği ödenmesi gereken ancak ödenmeyen tarım desteklerinin toplam tutarı 122 milyar TL. Buna göre AKP, her bir çiftçi ailesine 68 bin 386 TL borçludur.
2002 yılında Türkiye’de 239 milyon dönüm tarım alanı işlenirken, günümüzde 197 milyon dönüm işleniyor. Çiftçi tarlasını terk etti.
Arjantin’den ithal ettiğimiz sığırı, Gürcistan’dan ithal ettiğimiz samanla besler olduk.
Sanayide üretim durdu. Son bir yılda sanayi üretimi yüzde 9,8 azaldı.
Vatandaş üstüne kıyafet alamıyor. Son bir yılda; elbise, ayakkabı gibi temel tüketim malları harcamaları yüzde 15 azaldı.
Cumhuriyet’in ilanından 2002 yılına kadar geçen sürede dış ticaret açığımız toplam 247 milyar dolarken; son 16 yılda verilen dış ticaret açığı 1 trilyon doları geçti.
Devletin hasta garantisi verdiği hastanelerin, araç geçiş garantisi verdiği köprü ve yolların açığı milletin sırtına vergi diye bindirildi.
Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği 2014 yılında milli gelirimiz 950,4 milyar dolarken; bugün 784,1 milyar dolar seviyesine geriledi.
Türkiye’nin dış borcu 2002 yılında 129,6 milyar dolardı, 2018 Eylül ayında 448,5 milyar dolara çıktı. Milleti, “IMF’ye borç veriyoruz” masalıyla uyuttular.
2002 yılında her 100 dolarlık borca karşı kasamızda 169 dolar rezerv varken; 2018 itibariyle her 100 dolarlık borca karşı yalnızca 79 dolar rezervimiz kaldı. Ülkenin kasasındaki rezervleri erittiler.
“Faize karşıyız” dediler, Türkiye’yi faiz lobilerinin insafına terk ettiler. 1975 yılından 2002 yılına kadar geçen 27 yıllık sürede bütçeden toplam 251 milyar dolar faiz ödeyen Türkiye, 16 yıllık AKP döneminde 456 milyar dolar faiz ödedi.
2002 yılından günümüze vatandaşın tüketici kredisi borcu 176 kat arttı. Hane halkı geçimini bankalara yaptığı borçla sağladı.
Vatandaşın, şirketlerin ve kamunun toplam borcu ülkenin gelirini geçti. Ağır vergiler dahi giderleri karşılamıyor. 2002 yılından bu yana devletin borcu 5 kat arttı.
2002 yılında her 100 TL’lik gelirimize karşı 94 TL borcumuz vardı. Bugün her 100 TL’lik gelirimize karşı 120 TL borcumuz var. Vatandaşın geliri bırakın temel giderlerini; borçlarını dahi karşılamıyor.
Atatürk’ün “YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ” ilkesinden koptular. Suriye’deki iç karışıklığı körüklediler. Ülkemize gelen 4 milyona yakın Suriyeli için 35 milyar dolar para harcadılar.
Suriyelilere harcanan bu parayla, devletin geçiş garantisi verip özel şirketlere borçlanarak yaptırdığı boğaz köprüsünden 10 tane yapılırdı. 55 tane otomobil fabrikası kurulup, bu fabrikalarda 85 bin yurttaşımıza iş ve aş sağlanabilirdi.
Kendilerinden önceki tüm hükümetlerin kullandığı paranın 3 katını kullandılar. 1923’ten 2002 yılına kadar toplam 713 milyar dolar para kullanan hükümetlere karşın AKP hükümeti, 2002 yılından günümüze kadar geçen 16 yıllık sürede 2,2 trilyon dolar para kullandı. 79 yılda tüm hükümetlerin kullandığı kaynağın 3 katını 16 yılda yiyip bitirdiler.
Türkiye, 1980 – 2002 yılları arasında depremler, ekonomik krizler ve terörle giriştiği yoğun mücadelelere karşın gelişmekte olan ülkelerden daha fazla büyürken; dünyada paranın ve imkanların bol olduğu, olağanüstü olumlu koşullarda görev alan AKP iktidarında Türkiye rakiplerinin gerisinde kaldı. Gelişmekte olan ekonomiler yüzde 5,9 büyürken; Türkiye yüzde 5,5 büyüdü.
Ülkemizde 54,6 milyon vatandaş konut masrafları altında eziliyor. 25 milyon vatandaş ucu ucuna geçiniyor, beklenmedik bir masraf çıkarsa ay sonunu getiremiyor. 16,3 milyon kişi soğuk kış günlerinde evini ısıtamıyor.
Üretim terk edildi, ithalat patladı. Milletin kazancı düşerken, borçları arttı. Ekonomi, sıcak paranın ve yabancı devletlerin insafına bırakıldı. Sanayici, üretici, çiftçi ezildi. 12 bin yıldır tarım yapılan topraklarda, milletimiz bu beceriksiz iktidar yüzünden soğan, patates kuyruklarına mahkum oldu.CHP, 31 Mart’ın ardından bu kötü gidişe dur demek için var olan tüm gücüyle çalışacak, ülkesinin ve yurttaşının refahı için yüzünü üreticiye, çiftçiye, sanayiciye dönecek. Devlette liyakat sistemini yeniden inşa edeceğiz, hukukun üstünlüğü ilkesine duyulan güveni yeniden sağlayacağız. 31 Mart’ta aldığımız güç ve destek ile iktidarın sürdürmüş olduğu yanlış politikaların önünde daha güçlü duracağız. Kurulduğu günden bu yana siz sevgili yurttaşların koşulsuz desteğini alan AKP, ne yazık ki sizleri çoktan unuttu. Saray, saltanat ve lüks içinde yaşayan bu kişiler, halkın sorunlarına çözüm bulamaz, ülkenin yarınlarını inşa edemez. Oy verirken alışkanlıklarınıza göre değil; evladınızın, torununuzun geleceğini düşünerek karar verin. Refah dolu, aydınlık ve sağlıklı günlerde buluşmak dileğiyle, seçimin ülkemiz ve yurttaşlarımız için hayırlı olmasını temenni ederim."