ÖZEL HABER
15 Nisan 2021 - 15:17
Anadolu'nun Vazgeçilmez Kültürü
Kimine göre Allah’ı zikrederken kullanılan bir dua sayacı, kimine göre bir “ağır abi aksesuarı”, kimine göre stres azaltma aracı, kimine göre ise bidat..
ÖZEL HABER
15 Nisan 2021 - 15:17
Kimine göre Allah’ı zikrederken kullanılan bir dua sayacı, kimine göre bir “ağır abi aksesuarı”, kimine göre stres azaltma aracı, kimine göre ise bidat..
Bizim kültürümüze Hint mistisizminden geçtiği bilinir tespihin. İlk örneklerine Hindistan'da rastlanılan tespih daha sonra Ortadoğu'ya, en sonunda da Avrupa'ya yayılıyor. Kullanış amacı Müslümanlık, Hıristiyanlık (Katolik), Hinduizm ve Budizm'de aynı olup hepsinde de duaları ve dualar arası bölümleri saymada kullanılır. Her bir tanesi Yüce Yaratıcı’nın 99 güzel ismini (Esma-yi hüsna) simgeler. Dinimizde ibadet bir ibadet aracı olan tespihler aynı zamanda erkeklerin aksesuarı olarak bilinir.
Çocukluğundan beri hobi olarak 5 yıldır ise ticaretini yaptığı tespih koleksiyoneri emekli polis memuru Mustafa Özdemir, adeta bu işe gönül vermiş diyebiliriz.
Mustafa Özdemir, Tespihin bize Osmanlı’dan miras kaldığını belirterek şunları söyledi.” İslamiyetin ilk yıllarında Müslümanlar, tespih yerine parmaklarını kullanırlarmış. İlk defa da Hz. Ebubekir döneminde kullanıldığı tahmin edilmektedir. Tespih çekmek, namazı tamamlayan önemli ayrıntılardan biridir. Tabi günümüzde takı ve aksesuar olarak da kullanılır. Dinimizde bir ibadet aracı olarak kullanılır. Erkeğin aksesuarıdır.
Tespihin tarihi ise çok eskilere dayanıyor. Avladıkları avların parçalarını ipe dizen ilk insanlar, bunları bir sonraki avda başarı sağlamak için üzerlerine takarlarmış. Sonraları bu tip takıların, kötülüklerden ve düşmandan koruduklarına inandıkları için savaşlarda da takmaya başlamışlar. Tespihin İslam dünyasında ne zamandan beri kullanıldığı kesin olarak belli değil.”
Özdemir, tespihlerin fosil grubu( kehribar, narçıl ve oltu taşı, lüle taşı), ağaç gurubu(andız, zeytin, öd, yılan), taş grubu( akik; ametiz, firuze, kaplan gözü) olarak 4 gruba ayrıldığını söyledi.
EN DEĞERLİSİ DAMLA KEHRİBAR
Tespih sevdalısı Mustafa Özdemir damla kehribarın tespihler arasında en değerlisi olduğunun altını çizdi. Özdemir, “Damla kehribar: çam ağacı reçinesinin milyon yıllık fosilleşmiş halidir. Çam ağaçlarının sıvılarının yere damla damla dökülmesiyle oluşuyor. Kehribarın oluşumu binlerce yıl sürebilir. Bu yüzden değerlidir.” diyerek kehribar taşının oluşumunun zorluğundan bahsetti.
Özdemir kehribarın faydalarından ise şöyle bahsetti:” Kehribarın içinde bulunan süksinik asit tene temas ettiği sürece birçok hastalığa şifa olur. İbn-i Sina kehribarı birçok hastalığın tedavisinde kullanmıştır. Başlıca faydaları ağrıkesici özelliği yanında doğal bir antibiyotiktir. Bebeklerde diş çıkarmaya yardımcı olur, Ağız yarasını keser ve uyku düzenini sağlar. Yetişkinlerde panik atak, ağrı kesici, guatr ve tirioid tedavisinde faydalı olduğu kanıtlanmıştır.”
Mustafa Özdemir, kehribarın sahte olup olmadığı birçok yöntemle anlayabileceğimizi; “Kehribar taşının gerçek olup olmadığını anlamak için mümkünse kızılötesiyle bakılabilir. Kehribar taşında tek bir renk olmadığı için, kızılötesiyle bakıldığında gökkuşağı renklerini görebilirsiniz. Ayrıca taşı ısıya tuttuğunuzda buram buram çam kokusu yayılacaktır. Eğer gerçek değilse, ortaya plastik boya kokusu yayılacaktır.Gerçek kehribar taşı suyun üzerinde yüzer, batmaz. Bunu su deneyiyle de tespit edebilirsiniz. Eğer sahteyse suyun dibine çökecektir. Ayrıca işlenmiş gerçek kehribar çok serttir. İğne batırdığınız zaman işlemez. Eğer sahteyse iğne batacaktır.” diyerek kehribarın sahte olup olmadığını ayırt etmenin mümkün olduğunu belirtti.
Özdemir, son olarak Türkiye’de tespihten anlayan ve ona kıymet veren usta sayısının çok az olduğunu söyleyerek dükkânında 10 bin liraya kadar tespih bulunduğunun da altını çizdi.
Meraklısı için bilgi:
Osmanlı kültüründe var olan ikramda, takdimde, vermede, almada derviş adap ve erkanına göre tespih öyle elden çekilerek "hadi biraz da biz sallayalım" denilerek alınmazmış. Saygıyla verilip "biraz ben de gezineyim" dermiş alan kişi. Kimin yaptığını anlamak için "kim çekti" diye sorulurmus, tespihçilik de "yapıldı" denmezmiş.
Tespih hapishanede de önemli bir kültür. Nazım Hikmet Semiha' ya "bana tütün ve tespih yolla" diyor. Semiha da "buna benim dualarım sindi, ellerimdeydi" diyerek gönderiyor.
Tesbih: Yanlış
Tespih: Doğru
Bizim kültürümüze Hint mistisizminden geçtiği bilinir tespihin. İlk örneklerine Hindistan'da rastlanılan tespih daha sonra Ortadoğu'ya, en sonunda da Avrupa'ya yayılıyor. Kullanış amacı Müslümanlık, Hıristiyanlık (Katolik), Hinduizm ve Budizm'de aynı olup hepsinde de duaları ve dualar arası bölümleri saymada kullanılır. Her bir tanesi Yüce Yaratıcı’nın 99 güzel ismini (Esma-yi hüsna) simgeler. Dinimizde ibadet bir ibadet aracı olan tespihler aynı zamanda erkeklerin aksesuarı olarak bilinir.
Çocukluğundan beri hobi olarak 5 yıldır ise ticaretini yaptığı tespih koleksiyoneri emekli polis memuru Mustafa Özdemir, adeta bu işe gönül vermiş diyebiliriz.
Mustafa Özdemir, Tespihin bize Osmanlı’dan miras kaldığını belirterek şunları söyledi.” İslamiyetin ilk yıllarında Müslümanlar, tespih yerine parmaklarını kullanırlarmış. İlk defa da Hz. Ebubekir döneminde kullanıldığı tahmin edilmektedir. Tespih çekmek, namazı tamamlayan önemli ayrıntılardan biridir. Tabi günümüzde takı ve aksesuar olarak da kullanılır. Dinimizde bir ibadet aracı olarak kullanılır. Erkeğin aksesuarıdır.
Tespihin tarihi ise çok eskilere dayanıyor. Avladıkları avların parçalarını ipe dizen ilk insanlar, bunları bir sonraki avda başarı sağlamak için üzerlerine takarlarmış. Sonraları bu tip takıların, kötülüklerden ve düşmandan koruduklarına inandıkları için savaşlarda da takmaya başlamışlar. Tespihin İslam dünyasında ne zamandan beri kullanıldığı kesin olarak belli değil.”
Özdemir, tespihlerin fosil grubu( kehribar, narçıl ve oltu taşı, lüle taşı), ağaç gurubu(andız, zeytin, öd, yılan), taş grubu( akik; ametiz, firuze, kaplan gözü) olarak 4 gruba ayrıldığını söyledi.
EN DEĞERLİSİ DAMLA KEHRİBAR
Tespih sevdalısı Mustafa Özdemir damla kehribarın tespihler arasında en değerlisi olduğunun altını çizdi. Özdemir, “Damla kehribar: çam ağacı reçinesinin milyon yıllık fosilleşmiş halidir. Çam ağaçlarının sıvılarının yere damla damla dökülmesiyle oluşuyor. Kehribarın oluşumu binlerce yıl sürebilir. Bu yüzden değerlidir.” diyerek kehribar taşının oluşumunun zorluğundan bahsetti.
Özdemir kehribarın faydalarından ise şöyle bahsetti:” Kehribarın içinde bulunan süksinik asit tene temas ettiği sürece birçok hastalığa şifa olur. İbn-i Sina kehribarı birçok hastalığın tedavisinde kullanmıştır. Başlıca faydaları ağrıkesici özelliği yanında doğal bir antibiyotiktir. Bebeklerde diş çıkarmaya yardımcı olur, Ağız yarasını keser ve uyku düzenini sağlar. Yetişkinlerde panik atak, ağrı kesici, guatr ve tirioid tedavisinde faydalı olduğu kanıtlanmıştır.”
Mustafa Özdemir, kehribarın sahte olup olmadığı birçok yöntemle anlayabileceğimizi; “Kehribar taşının gerçek olup olmadığını anlamak için mümkünse kızılötesiyle bakılabilir. Kehribar taşında tek bir renk olmadığı için, kızılötesiyle bakıldığında gökkuşağı renklerini görebilirsiniz. Ayrıca taşı ısıya tuttuğunuzda buram buram çam kokusu yayılacaktır. Eğer gerçek değilse, ortaya plastik boya kokusu yayılacaktır.Gerçek kehribar taşı suyun üzerinde yüzer, batmaz. Bunu su deneyiyle de tespit edebilirsiniz. Eğer sahteyse suyun dibine çökecektir. Ayrıca işlenmiş gerçek kehribar çok serttir. İğne batırdığınız zaman işlemez. Eğer sahteyse iğne batacaktır.” diyerek kehribarın sahte olup olmadığını ayırt etmenin mümkün olduğunu belirtti.
Özdemir, son olarak Türkiye’de tespihten anlayan ve ona kıymet veren usta sayısının çok az olduğunu söyleyerek dükkânında 10 bin liraya kadar tespih bulunduğunun da altını çizdi.
Meraklısı için bilgi:
Osmanlı kültüründe var olan ikramda, takdimde, vermede, almada derviş adap ve erkanına göre tespih öyle elden çekilerek "hadi biraz da biz sallayalım" denilerek alınmazmış. Saygıyla verilip "biraz ben de gezineyim" dermiş alan kişi. Kimin yaptığını anlamak için "kim çekti" diye sorulurmus, tespihçilik de "yapıldı" denmezmiş.
Tespih hapishanede de önemli bir kültür. Nazım Hikmet Semiha' ya "bana tütün ve tespih yolla" diyor. Semiha da "buna benim dualarım sindi, ellerimdeydi" diyerek gönderiyor.
Tesbih: Yanlış
Tespih: Doğru
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir
Karamanımızdan tüm Türkiye’ye hatta yurt dışına Mustafa abim kehribar yolluyor Kehribari bizimle tanıştıran Mustafa abim başarılarınızın devamını dileriz