TÜRKÜN DÜNYAYLA SAVAŞI…
(BÖLÜM 1)
Basın ve medyacılığın kendimce tanımını yaparak başlamak istiyorum sözlerime…
Basın, bir milletin uzaktan göremediği her türlü gerçeği görmesi amacıyla, milletin her an ve her yerde doğruyu gören gözü, doğruyu işiten kulağı olan bir güçtür.
Medyacılık ise matbaanın yağlı demirlerinin ahenkle tıkırdadığı ilk günden bugüne baskı ve kağıtta ölümsüzleştirme ile başlayıp günümüzde lazer sistemlerine kadar ilerlemiş üç boyutun da ötesinde bir hal almış stratejik tanıtım furyasıdır.
Basın ve medyanın beraber anılmaya başladığı ilk yer gazetecilik olmuş, halkın gözü ve kulağı tanıtım ve reklamlarla filtrelenerek halka geri sunulmaya başlanmış, yani basın gerçekçiliğinin medyaya bulanarak halka sunulma olayı da sistemli olarak başlamıştır.
Adeta gerçeği kameraya aktarıp bunu allayıp pullayarak güzellik algısı yaratma işlemine de dönüşen bu iş, aslında milletin gözleri önünde olan bir olayı, yine milletin gözlerini kapatarak onlara tasvirlerle anlattığını hayal gücünde yaşatmak olmuştur.
İşte bu insan algısını oynamakla başlayan durum, basının temel görevi olan ‘milletin gerçeği gören gözü ve gerçeği gören kulağı’ ilkesini tamamıyla değiştirmiştir.
Sonuç olarak da gerçeği çeken kameranın basın, fotoğrafın oynandığı photoshopun medyacılık ve elindeki olayı allayıp pullayıp millete sunan editörün gazetecilik olduğu büyük bir birleşme meydana gelerek modern basın doğmuştur.
Modern basınla ilgili gerçekleri gözler önüne seren bir başka tanımda da şöyle denmektedir: ‘’Haber ve bilgilerin, pazarlanan ve alıcı bulunan bir meta haline geldiği gün; modern basın doğmuştur. (Mihail Yuryeviç Lermontov)’’
Modern basın, yukarıda bahsettiğim büyük birleşmeyle internet gazeteciliğini, sanal reklamı, televizyonu, radyoyu, bilgisayarı, haber sitesi kavramını da kapsayan dev bir kütle haline gelerek bir millete evlerinde psikolojik harekat yapabilecek bir güce ulaşmıştır.
Bu gücü fark eden dünya devletleri modern basını propaganda amacı ile elde etmeye büyük çaba göstermiş ve dahi birçok zaman da başarılı olmuştur.
Modern basını kullanarak algı değiştirmenin ve psikolojik harbin temellerini atan bir zamanların süper güçleri; ebedi düşmanları olan ve dünyanın hiçbir silah sanayisiyle yenemediği biz Türkleri, yakın tarihten itibaren modern basın gücüyle vurmaya çalışmış, yıllardır olduğu gibi yine başamamışlardır.
(Bölüm 2: MODERN BASININ ALGI GÜCÜ ve FETÖ)
Not: (Bu köşe yazısı uzun bir makale olduğundan belirli periyotlarda kısım kısım yayınlanacaktır.)