Tarihi destanlarla dolu, sınırları Viyana kapılarına kadar dayanmış bir neslin evlatlarıyız biz. Söz konusu Vatanın bekası olduğu vakit gözlerimizde ne bir korku emaresi ne de bir kaçma düşüncesi görürsünüz. Tek bildiğimiz Vatan uğruna, Bayrak uğruna can siparane mücadele etme duygusu düşüncesi ile hemen bir adım ötede ölüm olduğunu bile bile ön saflara gitme düşüncesi hakimdir benliğimizde.
Hele ki Kürt, Türk, Alevi, Sünni, Çerkez gibi ayrıştırmalar olmaksızın ben değil biz düşüncesi, damarlarımızda Atalarımızın asil kanı akmaya devam ettiği sürece hangi çılgın, hangi akılsız ve hangi dini mezhebi belli olmayan gavur tohumlarına bu Vatan toprağını dar ettiğimizi tarihte örnekleriyle göstermedik mi ki bu gafiller, Ebu cehilin torunları aynı hatayı gösterme ahmaklığını tekrar ediyorlar.
Bizler ki söz konusu vatan olduğu vakit geride anamızı, bacımızı, kızımızı bırakarak müdafaaya koşan, “anasız yaşanır ama vatansız yaşanmaz” diyerek hayır dualarıyla müdafaaya gönderen analar olduğu sürece, bu ilahi vazifeden kim kaçmış ki bunlar bizleri Mısıra, Suriye’ye ve diğer korkak milletlere benzetme aptallığında bulunmaktan kendilerini alamamaktadır. Din adına, ruhani duygular adına, kutsal değerler adına söylemlerle bu aziz milletin duygularını kullanarak, aslında hedefleri vatanı parçalamak, ayrıştırmak olan bu alçaklar 15 temmuz gecesi en büyük cevabı, büyük bir Milli İrade örneğiyle gösterdiler ve hepsi de aslında ölmeye hazır olduklarını gerek bu soysuzlara ve gerekse de dış mihraklara gösterdiler. Daha da önemlisi dosta güven düşmana korku saldılar ve tarihi bir zafer elde ettiler.’’Benden eğerimi isteyin vereyim, atımı isteyin vereyim, çadırımı isteyin vereyim, fakat hiç kimse Vatanımdan bir karış toprak istemesin vermem’’ diyen Mete Han’ın sözü, analarımızın kulağımıza nakış nakış işlemesiyle büyümüş bir neslin evlatlarıyız ve atamızın düsturu, vatanla ilgili düşünceleri adımız gibi, namusumuz gibi zihnimizde kazınmış vaziyette bekleriz bu Aziz Vatanı ve birliğimizi. Öyle ki, Selamsız uçan kuşun bile yuvasını bozmaya yemin etmiş bir millete kim cüret edebilir ki karışıklık çıkarmaya kalksın.
Belki siyasi düşüncelerimiz farklı, dini inanışlarımız veya mezheplerimiz farklı, belki bir çoğumuzun bazı konularda beğenmediğimiz gidişatlar da olabilir. Bunlar değişik duygu, düşünce ve yapıdaki toplulukların bir arada yaşadığı bir ülkede olması gayet normal bir şey, ama şunu herkes bildi ve gördü ki; Çanakkale ruhu, Kurtuluş Savaşının ruhu, daha önemlisi Fatih Sultan Mehmet Han’ın(Cennet Mekan) İstanbul’u alamazsın diyenlere inat mücadeleci tavrı ve azmi biz torunlarında halen daha ilk günkü sıcaklığıyla duruyorken Allah’ın izniyle bizi kim yıkabilir, kim yıldırabilir? Esas gurur tablosu da şehit evladının ardından göz yaşımı gafiller görüpte sevinmesin diye içine içine ağlayan ama dudaklarından haykırırcasına Vatan Sağolsun diyecek kadar da asil duruş sergileyen analar oldukça bu vatan batmayacak İslam Nuruyla hep daim ve Baki kalacaktır.
İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy’un da dediği gibi;
Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın ve hainlere de fırsat vermesin inşallah.
Selam ve dua ile…
Deniz ALTINBAŞ